Türkiye’de faiz politikaları, hem küresel piyasalardan hem de Merkez Bankası kararlarından etkilenmeye devam ediyor. Fed Başkanı’nın faiz indirimi yönündeki açıklamaları, bankaların hızlı bir şekilde pozisyon almasına yol açtı. Normal şartlarda 11 Eylül’de Merkez Bankası’ndan çıkacak karar beklenirdi ancak bankalar bu süreci beklemeden oranlarını düşürmeye başladı.
Ocak ayında yüzde 53 seviyesine kadar çıkan mevduat faizleri, bugün itibarıyla yüzde 42,5 seviyesine geriledi. Bazı bankalar, 32 günlük vadeli mevduat için bu oranı yüzde 32 seviyesine kadar indirdi. Bu gelişme, özellikle kısa vadeli mevduat yatırımı yapan kişilerin gelirlerinde ciddi bir azalmaya yol açtı.
Mali Müşavir İsmet Çetinkaya, süreci üç ayrı döneme ayırarak değerlendirdi. Ona göre Aralık ayında başlatılan indirimler, Mart ayında faiz artırımıyla yerini yükselişe bırakmış, Temmuz ayında ise yeniden indirim süreci başlamıştı. Çetinkaya, Temmuz’dan sonra bankaların faiz oranlarını adım adım aşağıya çektiğini ifade etti.
Rakamlar, sürecin yatırımcıya yansımasını net biçimde ortaya koyuyor. Temmuz ayında 1 milyon lira yatıran bir kişinin brüt kazancı 43 bin 835 lira olmuştu. Net kazanç ise 37 bin 260 lira seviyesindeydi. Ancak stopaj oranının yüzde 17,5’e yükselmesiyle bu rakam 32 bin 547 liraya kadar geriledi. Yani yatırımcı sadece bir ayda yaklaşık 5 bin lira kaybetti.
Eylül ayında tablo daha da olumsuz bir hale geldi. Çetinkaya’nın verdiği bilgilere göre aynı yatırımın getirisi 30 bin 739 liraya düştü. Böylece Temmuz’dan Eylül’e kadar olan iki aylık dönemde kayıp 7 bin 500 liraya yaklaştı. Bu kayıp, mevduat sahiplerinin güvenini zedeleyen en önemli gelişmelerden biri olarak öne çıktı.
Çetinkaya, Merkez Bankası’nın Eylül ayında 300 baz puan, Ekim ve Aralık aylarında ise 250 baz puanlık indirimler yapabileceğini öngörüyor. Bu durumda yıl sonunda faiz oranlarının yüzde 35 seviyesine kadar inmesi bekleniyor. Böyle bir senaryo, mevduatın reel kazancını daha da aşağıya çekebilir.
2026 yılına ilişkin yapılan değerlendirmeler ise daha kritik. Çetinkaya, bu tarihten sonra politika faizinin mevduat faizinin üzerine çıkabileceğini belirtti. Bu gelişmenin ardından mevduat, yatırımcı için cazip bir seçenek olmaktan çıkabilir. Özellikle 2026’nın ikinci yarısında mevduatın değer kaybı net bir şekilde hissedilecek.
Son dönemde mevduata olan talepte de ciddi bir azalma görüldü. Çetinkaya, kısa vadeli yatırımların sürdüğünü ancak son 3–4 ayda talebin yüzde 10 civarında azaldığını belirtti. Bu durum, yatırımcıların mevduat dışındaki alternatif araçlara yönelmeye başladığını gösteriyor.
Bankaların aldığı kararların, sadece bireysel yatırımcılar için değil aynı zamanda piyasa dengeleri açısından da önemli sonuçlar doğurduğu vurgulanıyor. Faiz oranlarındaki düşüş, piyasadaki para hareketliliğini azaltıyor ve alternatif yatırım araçlarını ön plana çıkarıyor.
Özetle, mevduat faizlerinde başlayan düşüş trendi giderek hızlanıyor. Yatırımcıların kısa vadede kayıpları artarken, uzun vadede çok daha büyük değişimlerin yaşanması bekleniyor. 2026’dan itibaren mevduatın değerini kaybetmesiyle birlikte yatırımcıların farklı finansal enstrümanlara yönelmesi kaçınılmaz görünüyor.