2025 yılı itibarıyla Türkiye’nin bazı bölgelerinde yeniden görülen şap hastalığı, özellikle hayvancılıkla uğraşan kesim ve tüketiciler arasında endişeye neden oldu. Tarım ve Orman Bakanlığı, vakaların tespit edildiği illerde karantina uygulamalarını devreye alırken, veteriner hekimler hastalıkla ilgili uyarılarını artırdı.

Şap hastalığı, sadece hayvanlar için değil, çiğ süt ve et tüketimi üzerinden insan sağlığı için de dolaylı riskler taşıyor. Özellikle kontrolsüz hayvan hareketleri ve aşılama eksikliği, virüsün hızla yayılmasına neden olabiliyor. Peki şap hastalığı nedir, nasıl bulaşır, belirtileri nelerdir ve insanlara etkisi var mı?

Şap hastalığı nedir, nasıl bulaşır?

Şap hastalığı (Foot and Mouth Disease – FMD), özellikle sığır, koyun, keçi ve domuz gibi çift tırnaklı hayvanlarda görülen, son derece bulaşıcı ve ekonomik zararları yüksek bir viral hastalıktır. Etkeni, Picornaviridae ailesine ait bir RNA virüsüdür. Enfekte hayvanların salyası, idrarı, dışkısı ve açık yaraları yoluyla çevreye yayılan virüs, hızla diğer hayvanlara bulaşabilir.

Hastalığın yayılma yolları arasında doğrudan temas, solunum yoluyla bulaş, enfekte ekipmanlar ve hatta insan giysileri de yer alır. Bu nedenle salgın dönemlerinde biyogüvenlik önlemleri hayati önem taşır. Şap virüsü çevre koşullarına karşı dayanıklıdır ve uzun süre canlı kalabilir.

Hayvanlarda şap hastalığı belirtileri nelerdir?

Şap hastalığının en belirgin belirtisi, hayvanın ağız bölgesinde ve ayaklarında görülen içi sıvı dolu kabarcıklardır (vezikül). Bu yaralar nedeniyle hayvanlarda salya artışı, yeme içmede zorluk ve topallık gibi bulgular gözlemlenir. Ayrıca yüksek ateş ve genel bir halsizlik hali de hastalığın erken evrelerinde dikkat çeker.

İneklerde süt verimi belirgin şekilde düşer, kuzularda ise kalp kasını etkileyen virüs nedeniyle ani ölümler görülebilir. Koyun ve keçilerde belirtiler genellikle daha hafif seyretse de, taşıyıcı oldukları için salgının yayılmasına önemli katkı sağlarlar.

Şap hastalığı insanlara bulaşır mı?

Şap hastalığı, esasen hayvan hastalığıdır ve insanlara bulaşması son derece nadirdir. Ancak bazı vakalarda, özellikle enfekte hayvanlarla doğrudan temas eden veterinerler, çiftçiler veya mezbaha çalışanlarında virüs bulaşabilir. İnsanlarda hastalık genellikle hafif seyreder; ağız içinde yaralar, boğaz ağrısı ve grip benzeri semptomlarla sınırlı kalır.

Buna rağmen, hastalığın zoonotik potansiyeli göz önünde bulundurularak kişisel hijyen kurallarına uyulmalı, enfekte hayvanlarla temastan kaçınılmalı ve koruyucu giysiler kullanılmalıdır. Şap, insan sağlığını doğrudan tehdit eden bir hastalık olmasa da, dolaylı etkileri nedeniyle dikkatle takip edilmelidir.

Şap hastalığı olan hayvanın eti ve sütü tüketilirse ne olur?

Şap virüsü, 70°C ve üzeri sıcaklıklarda etkisiz hale gelir. Bu nedenle iyi pişirilmiş etin tüketilmesi sağlık açısından risk oluşturmaz. Ancak, kesim ve pişirme öncesi hijyen kurallarına tam olarak uyulması büyük önem taşır. Özellikle sokak kesimi veya kontrolsüz et tedariki, halk sağlığı açısından tehdit oluşturabilir.

Süt konusunda ise daha fazla dikkat gereklidir. Çiğ süt, şap virüsünü taşıyabilir ve doğrudan tüketildiğinde bulaş riski doğurabilir. Bu nedenle pastörize edilmemiş veya kaynatılmamış sütlerin içilmemesi önerilir. Çiğ sütle yapılan ürünlerde de aynı risk geçerlidir.

Şap hastalığına karşı nasıl korunulur?

Hastalığa karşı en etkili yöntem, düzenli olarak yapılan aşılamalardır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın belirlediği takvim doğrultusunda hayvanların yılda iki kez aşılanması önerilir. Ayrıca yeni alınan hayvanların karantina sürecinden geçirilmesi ve çiftliklerde biyogüvenlik protokollerine titizlikle uyulması gerekir.

Jandarma, Komando Andı'nı Okuyan Küçük Ömer Halis’i Böyle Onurlandırdı!
Jandarma, Komando Andı'nı Okuyan Küçük Ömer Halis’i Böyle Onurlandırdı!
İçeriği Görüntüle

Hastalık çıkan bölgelerde hayvan hareketlerinin kısıtlanması, yem ve su kaplarının dezenfekte edilmesi ve insan trafiğinin azaltılması gibi önlemlerle yayılım sınırlandırılabilir. Şap hastalığı tespit edilen hayvanlar izole edilmeli ve veteriner kontrolünde tedavi sürecine alınmalıdır.

Tedavi süreci: Hayvanlarda şap hastalığı nasıl yönetilir?

Şap hastalığına karşı doğrudan etkili bir ilaç yoktur. Tedavi daha çok semptomların hafifletilmesine ve ikincil enfeksiyonların önlenmesine yöneliktir. Yaraların antiseptik solüsyonlarla temizlenmesi, vitamin takviyeleri, destekleyici beslenme ve dinlenme süreci en yaygın yöntemlerdir.

Veteriner hekimler, ciddi vakalarda antibiyotik tedavisi ile bakteriyel enfeksiyonlara karşı da koruma sağlar. Hayvanlar iyileştikten sonra da bir süre viral taşıyıcılık devam edebileceğinden, karantina süreci bitmeden topluluğa dahil edilmemelidir.

2025’te şap hastalığı nerelerde görüldü?

2025 yılının ilk yarısında başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri olmak üzere bazı illerde şap vakaları bildirildi. Tarım ve Orman Bakanlığı, Diyarbakır, Şanlıurfa, Erzurum ve Van gibi hayvancılığın yoğun olduğu bölgelerde karantina kararları aldı. Ayrıca buralardan gelen hayvan hareketleri geçici olarak durduruldu.

Uzmanlar, salgının kontrol altına alınması için aşılamaların artırılması ve yerel üreticilerin bilgilendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Şap vakalarının hızla kontrol altına alınamaması, hem ekonomik hem de ticari açıdan ciddi kayıplara yol açabiliyor.

Muhabir: Haber Merkezi