İstanbul’da set ve dergi fotoğrafçılığı yaparak başlayan kariyerine memleketinde devam eden Yüzgeç, unutulmaya yüz tutmuş Anadolu insanlarının hayatlarını, kültürel zenginliklerini, inanç yapılarını ve müziğini belgeliyor.
“Bu işi meslekten çok, bir mirası koruma sorumluluğuyla yapıyorum” diyen Yüzgeç, çektiği kısa videolar sayesinde sosyal medyada geniş kitlelere ulaşıyor. Kendisini “bu coğrafyanın çocuğu” olarak tanımlayan Yüzgeç, bu durumun sahada içeriden biri gibi kabul görmesini sağlayarak daha samimi ve derin hikayelere ulaşmasına imkan tanıdığını ifade ediyor.
Bir dönem İstanbul’da set ve dergi fotoğrafçılığı yapan Yüzgeç, “Hikaye anlatımı yapıyorum, insan hikayeleri çekiyorum, belgeseller üretiyorum. Temelli memleketim Elazığ’a döndüm. Elazığ ve çevre illerde saklı hazineleri, insanları, kültürleri, inançları ve müziği ortaya çıkarmaya çalışıyorum. Hayvan sever insanları, müzisyenleri çekiyorum. Bu coğrafyanın çocuğu olmanın avantajını kullanıyorum. Gittiğim yerlerde yabancı olarak değil, içlerinden biri olarak karşılanıyorum. Her inanca saygım var, Alevilik, Hristiyanlık, Müslümanlık dahil. Bu inanç kapılarını da belgeliyorum. Bunu iş değil, daha çok belgeleyebilmek için yapıyorum” şeklinde konuşuyor.
Umut Yüzgeç’in sosyal medya hesabında paylaştığı sinematik tarzda kısa videolar milyonlarca izlenme aldı. “Sosyal medyada ‘Umut Yüzgeç’ adlı bir hesabım var. Burada 1-1,5 dakikalık videolarla bu hikayeleri insanlara sunuyorum. 3-4 milyon izlenen videolarım oldu. Takipçilerim nitelikli bir kitle. Bin yıldır süregelen bir kültürün, bir yaşayış tarzını belgelemek çok önemli. Daha yolun başındayım ama umarım hem kendi adıma hem de yaptığım iş açısından süreç çok daha iyi yerlere gider” diye ekliyor.




