Türkiye’yi temsilen İran’daki turnuvaya katılan 3 grekoromen güreşçi ve antrenör Atakan Yüksel, müsabakaların sona erdiği gün İsrail’in başlattığı saldırılara tanıklık etti. Turnuvadan 2.’lik kupasıyla dönen ekip, saldırıların ardından büyük bir hayatta kalma mücadelesi verdi. Antrenör Yüksel, Türkiye sınırına ulaşana kadar yaşadıkları korku dolu saatleri detaylarıyla aktardı.

“TURNUVA BİTTİĞİ GÜN PATLAMA OLDU”

Grekoromen Güreş A Milli Takım Antrenörü Atakan Yüksel, yaşananları şöyle anlattı:

“Savaş başlamadan önce İran’a turnuva için gitmiştik. Savaşın başladığı gün turnuvanın son günüydü. 2.’lik kupamızı aldık, tam o gün patlama meydana geldi. İlk patlama kaldığımız güreş evinin hemen yakınına düştü. Ardından ikinci ve üçüncü füzeler bulunduğumuz yere çok yakın noktaları vurdu. Spor tesisinin camları kırıldı, şarapnel parçaları çevreye saçıldı. İlk patlama sırasında dışarıdaydık, hemen içeri geçtik. Diğer patlamaları içeride karşıladık. İranlı arkadaşlar dışarı çıkmamızı söyledi, ben de sporcularımı camdan çıkardım. Allah’tan öyle yapmışız; ön kapıdan çıksaydık şarapneller bize isabet edebilirdi. Dışarıya çıktıktan sonra beşinci ya da altıncı füze daha yakınımıza düştü.”

“ORMANDA BARAKAYA SIĞINDIK”

Canlarını kurtarmak için ormana kaçtıklarını anlatan Yüksel, bölgede İranlılar ve birkaç Afgan vatandaşla karşılaştıklarını söyledi:

“İlk başta kalabalık bir grupla ormanda toplandık. Daha sonra sporcularımla ve birkaç Afgan arkadaşla ayrılıp bir çukur bulduk. O çukurda yaklaşık bir saat kadar bekledik. Patlamalar, bu sırada bulunduğumuz yerin karşısında yoğunlaşmıştı. Türkiye Güreş Federasyonu Başkanımızla ilk günden itibaren irtibat halindeydik. Ardından Gençlik ve Spor Bakanımız ile Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’la da iletişime geçtik. Azerbaycan Büyükelçisi ile de görüştük. Fakat savaş ortamında çok fazla hareket etme şansımız yoktu. Yol kapalıydı, büyükelçiliğin gelip bizi alma ihtimali de düşüktü. Yaklaşık 500-600 metre ileride bir baraka bulduk, oraya sığındık ve gün aydınlanana kadar orada kaldık.”

“CAMDAN ATLAYARAK KAÇTIK, PARÇALANAN CAMLAR ÜZERİMİZE YAĞDI”

Yüksel, gece boyunca yaşanan gerilimi şu sözlerle anlattı:

Şehitlik Anıtı Önünde Karanfiller Bırakıldı, Dualar Yükseldi
Şehitlik Anıtı Önünde Karanfiller Bırakıldı, Dualar Yükseldi
İçeriği Görüntüle

“Toplamda dört kişiydik; üç sporcum ve ben. Barakaya geçtik, yanımızda bir de Türkçe bilen Afgan bir arkadaş vardı, bizi yalnız bırakmadı. Sabah 06.00’ya kadar orada bekledik. Patlama ve füze seslerini duyar duymaz kendimizi duvar diplerine attık. O anlarda tek düşündüğümüz hayatta kalmaktı. Telefonlarımız ve şarj aletlerimiz yanımızdaydı, ailemiz ve yetkililerle sürekli iletişimdeydik. Gündüz de saldırıların devam edip etmeyeceğini bilmiyorduk. İlk videoyu dışarıda otururken çektim, hemen ardından arkamıza füze düştü. Beşinci ve altıncı patlamalar çok daha yakına isabet etti. Camdan atlayarak kaçtık, camlar paramparça oldu, demir parçaları her yere saçıldı. Şans eseri hiçbirimize bir şey olmadı.”

“TEBRİZ’DE DE BOMBALAR YAĞDI”

Türkiye’ye dönüş yolculuklarının da tehlike dolu geçtiğini belirten Atakan Yüksel, şunları söyledi:

“Saldırıya uğradığımızda uyumuyorduk, yatmaya hazırlanıyorduk. Dışarıda oturuyorduk, sohbet ediyorduk ki arkamızda bir patlama oldu. O andan sonra uyku diye bir şey kalmadı. Sabah yola çıktık, yaklaşık 14 saat süren bir yolculukla Tebriz’e ulaştık. Akşam 22.00 sularında oraya vardık, ancak bu kez Tebriz bombalanmaya başladı. Havadan müdahale vardı ama bulunduğumuz noktada yakın etki hissedilmedi. Daha sonra gece 03.30’da Van sınır kapısından Türkiye’ye giriş yaptık.”

Kaynak: İHA