Savcılığın, topuk kanı vermemenin suç olmadığına hükmedip “kovuşturmaya yer olmadığı” kararını olumlu bulduklarını belirten Şeker, ancak aynı kararda yer alan idari yaptırım önerisine sert bir şekilde itiraz etti.
“BUNU YAPANLARA DAVA AÇARIZ”
Avukat Şeker Adana Cumhuriyet Savcılığının Topuk Kanı vermemenin suç teşkil etmediği yönündeki takipsizlik kararını olumlu karşıladıklarını, zaten daha önce de topuk kanı verilmemesi sebebi ile ailelere bir ceza davası açılmadığını, bu konuda Sağlık Bakanlığının yaptığı şikâyetlerin hep takipsizlik veya bilinen adı ile ‘Kovuşturmaya yer olmadığı’ yönünde bir karar ile neticelendiğini, ancak bu vesile ile ‘Topuk kanı vermemek sebebi ile aileden çocuğun alınamayacağı ve ailenin rızası olmadan topuk kanı alınmayacağının’ kamuoyunca anlaşılmasının faydalı olduğunu belirtti.
Şeker, devamında ise: “Kimse çocuğuna düşkün aileleri ‘Topuk kanı vermezsen polis, jandarma zoru ile gelip zorla kan alırız, çocuğunu elinizden alırız vs.’ diye tehdit etmesin, bunu yapanlara dava açarız, kamuoyuna bu kişileri sergileriz.” dedi.
“TOPUK KANI VERMEMEK KABAHAT DEĞİL!”
Topuk Kanı vermemenin veya sağlıklı çocuğa test yapılmasının reddedilmesinin ilk defa Adana Cumhuriyet Savcılığınca bir kabahat olarak nitelendiğini, bu kararın da hukuka aykırı olduğunu belirten Avukat Şekier şöyle devam etti:
“Mesela dilencilik, kumar, gürültü, sarhoşluk gibi şeyler kanunlar da kabahat olarak düzenlenmiş, ama 5326 Sayılı Kabahatler kanunun 2/2, 4/2, 22/2, 32/2. maddelerine göre ancak kanunda açık hüküm bulunan hallerde savcılığın idari yaptırım uygulanması yönünde karar verebilir, topuk kanı vermemenin veya genel sağlık tarama testlerinin sağlıklı çocuğa yaptırmamasının bir kabahat olduğuna dair (32/2 de belirttiği gibi) açık bir kanun yok, Sağlık Bakanlığının ağzından çıkan her söz, her talimat bir kanun yerine geçmiyor ise bu hukuka uygun bir karar değil.”
“SAVCILIK TOPU TACA ATTI”
Şeker, savcılığın 100 liralık idari para cezası öngören kararını eleştirerek şu sözlere yer verdi:
“Savcılık idari yaptırım uygulanmasını işini de Sağlık Bakanlığına bırakmış, yani topu taca atmış. Takipsizlik kararı ile kamuoyunu rahatlatmaya çalışırken, idari para cezası ile Sağlık Bakanlığı ve sağlık sektörünün gönlünü almaya çalışmış, Biz de bu karara itiraz ettik. Eğer itiraz kabul olmaz ise idarenin uyguladığı para cezasını idare mahkemesine taşıyacağız ve bu işi en son noktaya kadar götüreceğiz. Böyle bir şey için kimse bizden bir kuruş para alamaz.”
“RANT İÇİN FEDA EDİLECEK BİR DAMLA KAN YOK”
Ailelerin haklarını savunan Şeker, topuk kanı testinin zorunlu kılınmasının altında yatan nedenlere de dikkat çekti ve sözlerine şunları ekledi:
“Aileler zararlı yönleri sebebi ile genel sağlık taraması, koruyucu hekimlik kapsamındaki bir testi tercih etmedikleri için cezalandırılamazlar. Bu özelleşmiş sağlık sektörünün çıkarı için çocuklara el koymaktır. Bu aileyi ve anne-babanın velayet hakkını yok saymaktır. Bu çocuklarımızı hukuken kobay haline getirmektir. Bir idari talimat ile vücut bütünlüğüne ve insanlığın bugüne kadar kazandığı insan hakları yok sayılamaz. Bizde Sağlık Sektörünün rantı için feda edilecek bir damla kan yok.”
“HEDEF TÜRK MİLLETİ”
Avukat Şeker, baskıların asıl sebebinin ticari çıkarlar olduğunu öne sürerek, “Bu baskıların sebebi özelleşmiş ve iyice büyümüş olan Sağlık Sektörüne iş ve gelir temin etmektir, sağlık sektörü ise bu gün Amerikan merkezli İlaç şirketleri ve DSÖ yörüngesindedir, onların niyeti ise sadece para değil, onların hedefi Türk Milleti.” şeklinde konuştu.
Aile ve avukatı, sürecin hukuki zeminde sonuna kadar takipçisi olacaklarını ifade etti.




