E-ticaret pazarlarının yurt dışına satılmasıyla aktarılan verilerin hem ekonomik hem de psikolojik açıdan risk oluşturduğunu vurgulayan Topuzoğlu, şunları söyledi:
"E-ticaretin yaygınlaşmasıyla e-ticaret pazar yerleri de ortaya çıktı ve firmalar buradan satış yapmaya başladı. Başlangıçta bu durum ticareti hareketlendirmek açısından avantaj gibi görünse de zamanla bu pazar yerleri yurt dışındaki şirketlere satılmaya başlandı. Bugün yerli ve milli markalar neredeyse yok denecek kadar azaldı, sadece birkaç büyük marka kaldı diyebiliriz. Yurt dışından gelen yatırımlar ya da para, büyüme vaadi sunsa da bu verilerin ve verilerin işlenme imkânının devri çeşitli riskler doğuruyor. Türk toplumunun alışveriş alışkanlıkları, hangi bölgede hangi ürünlerin daha çok satıldığı gibi bilgiler işlenebilir durumda ve bu veriler aktarılıyor. Böylece satın alan şirketler piyasa üzerinde yatırım yaparak hakimiyet kurabiliyor ya da tüketicileri yönlendirebiliyor. Bu durum hem ekonomik hem de psikolojik anlamda büyük bir risk oluşturuyor."
Topuzoğlu, bu konuda iki çözüm önerisi sundu:
"Birincisi, satış sırasında geçmişe dönük işlenebilir verilerin silinerek devredilmesi. Yani, 'Pazar yerini işletin, ancak geçmişe ait işlenebilecek veriler size verilmesin' denilebilir. İkincisi ise yerli markaların teşvik edilmesi. Çünkü e-ticaret pazar yerlerini işletmek oldukça zor ve zahmetli bir iş; bu yüzden birçok firma bu alana girmek istemeyebilir veya çıkmayı tercih edebilir. Teşviklerle bu alanın cazip hale getirilmesi mümkün olabilir."
Ayrıca, Topuzoğlu, "Satın alan yabancı firmalar, faaliyetlerini belirli bir süre sonra durdurabiliyor, böylece işleri kendi daha güçlü oldukları alanlara çekiyorlar. Bu nedenle yerli ve milli anlayışın güçlendirilmesi, konuyla ilgili yasal düzenlemelerin ilgili bakanlıklar ve resmi kurumlar tarafından yapılması gerektiğini düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.




