Yaklaşık 22 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye olan Adana Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkanvekili Mustafa Tuncel, serbest kaldıktan sonra ilk kez meclis toplantısına katıldı. Cezaevinde kaldığı süre boyunca hem fiziksel hem de ruhsal yönden arındığını belirten Tuncel, 15 yaş gençleştiğini, 15 kilo verdiğini 700 küsur kitap okuduğunu anlattı. Kaba kuvvetle hiçbir şeyin çözülemeyeceğini anladığını belirten Tuncel, Belediye Başkanvekili Zihni Aldırmaz’a Atatürk Caddesi’ni İbo Osman Caddesi’ne bağlayacak alt geçit çalışmasının yapıldığı yere yerleştirilen “Ortak Akıl” tabelasını kaldırmasını söyledi. Tuncel, “O levhayı değiştirmekte fayda var çünkü ortak akıl yürümedi maalesef” dedi.
Adana Büyükşehir Belediye Meclisi, '2013 Yılı Mayıs Ayı Olağan Meclis Toplantısı'nın birinci oturumunu Meclis Toplantı Salonu'nda Büyükşehir Belediye Başkanvekili Zihni Aldırmaz’ın başkanlığında gerçekleştirdi.
22 ay tutuklu kaldıktan sonra meclis toplantısına ilk kez katılan Meclis Başkan Vekili Mustafa Tuncel’e meclis üyeleri ve belediye personeli yakın ilgi gösterdi. Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz’la da kucaklaşan Tuncel, mecliste gündem dışı söz alarak çarpıcı ifadelere imza attı.
Tuncel, yaklaşık yarım saat süren konuşmasında özetle şunları söyledi:
RANDEVU UZUN SÜRDÜ
Hatırlarsanız son konuşmamda biraz duygusaldım. Sayın Abdullah Doğru da “Hayırdır abi bir yerlere mi gideceksin” demişti. Ben de gerçekten bir istirahata ihtiyacım olduğunu, kafamı dinlemem gerektiğini, bedenen yorulduğumu ifade ettim. Hatta “Ben kişisel kusurları da olan bir insanım her insan gibi. Kişisel kusurlarından dolayı da bir yerlere gitsem bir senelik bir cezam var. O cezayı rahatlıkla çekerim ve kendime gelir tekrar aranıza katılırım” demiştim. Bu randevu biraz uzun sürdü ama inanın ki son mahkemede tahliye edileceğimi beklemiyordum. Tahliyemi de istemedim. Çünkü orada öyle şeylerle karşılaştım ki; hem bedensel hem ruhsal hem zihinsel olarak o kadar eksiğim o kadar yanlışlarım o kadar hatalarım varmış ki… Bu kadar süre bana yetmedi. Tam mahkemeye gelmeden evvel artık yeter tahliyemi isteyeceğim diyorum, sonra aklıma bir şey geliyordu. “Yahu bu eksik kaldı iki üç ay daha kalsam da bunları tamamlasam” diye düşündüm
TAHLİYE SÜRPRİZ OLDU
Bu tahliye benim için de sürpriz oldu. Ben bir süre daha orada keyif çatmaya devam edecektim ama biliyorsunuz her şey insanın kendi elinde değil. Oraya gitmek de elimde değil oradan çıkmak da kendi elimde değil. Neredeyse bir aya yakın bir süredir sosyal hayata adapte olmaya çalışıyorum. Biraz sağı,solu gezmeye çalışıyorum. Biraz Adana’mızı geziyorum. Ne olmuş ne bitmiş, bizim bıraktığımız yerden bugüne gelişmeleri takip etme imkanım oldu. Tabi bunları zaman içerisinde detaylandırırız, konuşuruz. Yalnız benim sizin huzurunuzda paylaşmak istediğim birkaç notum var.
BANA SELAM VERENDEN, YANIMA GELENDEN NASIL SORUMLU OLABİLİRİM
Benim için en büyük suçlamalardan bir tanesi “Mustafa Tuncel iyi adam. Herkese iyi davranır. Yapabileceği işleri yapar. Kendisi dert dinler, sıkıntı dinler ama yanında bir sürü yaramaz adam var. Böyle yapıyorlar. Filan yerde Mustafa Tunceli filan satıyor veya filan gayrımeşru işlerle uğraşıyor” diyorlar. Bu tenkitleri burada da poliste de adliyede de benim 4 yıldızlı otelde de çok aldım. Burada gerçekten de hesaplaşmamız gereken bir şey var. Ne diyor bizim dinimiz; “Akıl baliğ olan çocuklarından ebeveynler sorumlu değildir”. Hukuk açısından baktığımızda da devlet bu konudaki kanununda 18 yaşını dolduran evladından ebeveyn sorumlu değildir” diyor. Yani reşit olan çocuğundan bile insan sorumlu değil. Ben yanıma gelen, bana selam veren, benim yanımda gözüken insanlardan nasıl sorumlu olabilirim? Ben hep yıllardır bu topluma öyle veya böyle hizmet yerelinde bulunmuş, politikayı sevmem ama politikayla uğraşmak mecburiyetinde olan konumda olmuşum. Kaç kişi var hem Sanayi Odası hem Ticaret Odası hem de belediye de meclis üyeliği yapmış aramızda? Ben bunların hepsini yaptım. Dolayısıyla bu toplumun her kesimiyle yakın ilişkilerim oldu. Genelevde görev yapan bir hanımefendiyle üniversitede görev yapan profesör arasında benim açımdan bir fark yoktur. Ben bir görevdeysem, bir yetkim varsa bu yetkiyi onun için de onun için de haklıysa kullanırım. Bunu da iftiharla söylerim. Yakın arkadaşlarımın hepsi bilir ama bundan dolayı dahi ben suçlandım.
YARGILANMAKTAN ŞİKAYETÇİ OLMADIM
Bana isnat edilen suçların hiçbirisi beni doğrudan ilgilendiren şeyler değildi ama olabilirdi de… Ben bunlarla yargılanmaktan, polise ifade vermekten, adliyeye gitmekten, 4 yıldızlı otelde yatmaktan hiçbir zaman şikayetçi olmadım. Çünkü ben kalbinin sesini dinleyen bir insanım. Benim kalbimin sesi bana doğruları söyledikten sonra ben başka hiçbir sese kulak asmam. Onun için de gönül rahatlığıyla ifade verdim. Yargılandım, daha da yargılanmaya devam edeceğiz. Bütün arkadaşlara da tavsiye ederim bu yargılanmadan korkmasınlar.
HİÇ DEĞİŞMEDİM
Çıktıktan sonra kimseye beyanat da vermedim röportaj da yapmadım ama çıkışta söylediğim birkaç söz var. Arkadaşlar bunun üzerine bazı yorumlar getiriyorlar. “Mustafa Tuncel şöyle böyle diyor. Değiştim diyor. Ben vallahi hiç de değişmedim aslında. Biraz gülmeyi öğrendim. Biraz kendimi ifade etmeyi öğrendim. Biraz da yumuşadım ama asla da gevşemedim. Yumuşaklık ile gevşeklik arasındaki farkı arkadaşlarımız takdir ederler.
AYTAÇ DURAK KANLI KİNLİ DÜŞMANIM DEĞİL O’NU DA AFFETTİM
Bana her ne şekilde olursa olsun zararı dokunmuş herkesi affettim. Bunu mahkemede söyleyince bir avukat arkadaşım da oradan laf attı; “Aytaç Durak’ı da mı affettin” dedi. “Tabi Aytaç Durak’ı da affettim” dedim. Çünkü Aytaç Durak da benim kanlı kinli düşmanım değil. Buradaki amcaoğlu da dahil olmak üzere 20 - 30 sene Aytaç Durak’la iyi geçinmiş ikinci bir arkadaş var mı burada? Yok. Kendi kendiyle kavga eden adam amcasının oğluyla da kavga eder kardeşleriyle de hanımıyla da yeğenleriyle de kavga eder ama ben o kadar uzun sene onunla kavga etmeden çalıştım. Bir ağabeyim bir büyüğüm. Kavga da ederim barışırım da. Eğer affedilecek bir şey yapmışsa benim kişisel bir değerlendirmemdir. Kendisine sorarsan belki de öyle düşünmeyecektir. O da beni ilgilendirmiyor.
MİLLETVEKİLİ YA DA BELEDİYE BAŞKANI OLMAYI DÜŞÜNMEDİM
Hayatımda hiç makam, mevki sahibi olmadım. Dört defa Demirspor başkanlığı yaptım. Bunu bir makam kabul edenler de vardır. Eğer öyle kabul ediliyorsa evet Demirspor’da başkanlık yaptım dört dönem. Onun dışında belediye başkanlığı, milletvekilliği yapmadım. Bunlar hayatımda hiç hedefim de olmadı. Ne milletvekili ne de belediye başkanı olmayı asla düşünmedim ama çok belediye başkanı, milletvekili, bakan gördüm. 65 yılından bu yana Türkiye politikasının bilfiil içerisindeyim. Aytaç ağabeyime de bir gün dedim ki “Sen beyaz gömlekle memurluk yaparken ben politikayla uğraşıyordum. Doğru mu”. “Doğru” dedi. Bu kadar uzun süre politikada kalmış bir insan elbette ki bir takım bilgilere sahip olacaktır.
GÖNÜLLÜ DANIŞMANLIK YAPACAĞIM
Özellikle Adana için inanılmaz bir kaynağım. “Ben Adana’nın kara kutusuyum” dedim kimse itiraz etmedi. 65 yılından bu yana Adana’da siyasi partilerde sosyal hayatta, ekonomik hayatta ne var ne yoksa hepsini bilirim. O günden bu güne kadar Adana’da siyasi partilerde sosyal hayatta, ekonomik hayatta söz sahibi olmuş insanlarla öyle veya böyle ilişkim vardır.. Severim onları onlar da beni sever sayar. Bu şekilde de bir geçmişim vardır. Bu geçmişi mi de benim hiç kimse benim elimden alamayacağı gibi bundan sonra da belediye başkanı, milletvekili olacak arkadaşlar için de kendime biçtiğim şey bu insanlara gönüllü danışman olmaktır. Belediyeye gelip resmi danışman olmam. Bazı amerikan başkanları konferans veriyorlar, danışmanlık yapıyorlar ve para alıyorlar. Ben de o da yok. Allah’a çok şükür kendimi geçindirecek kadar param her zaman olmuştur. Dolayısıyla bunu bir geçim yolu olarak düşünmem.
HAKSIZLIĞA UĞRAYAN BANA GELSİN
Bugüne kadar nasıl bulunduğum her yerde bu topluma hizmet ettiysem bundan sonra da hizmet etmeye devam edeceğim. Benim Büyükşehir ve Çukurova belediyesinde görevim var. Bu iki belediyeyle ilgili kimin ne derdi, sıkıntısı, problemi varsa, kim bir haksızlığa uğradığına inanıyorsa, kim haklı talebim yerine gelmedi diyorsa gelsinler benim yakama yapışsınlar ben sekizinci kattayım. Herkesin bu yöndeki isteklerini ve arzularını bundan sonra da gerçekleştirmekten büyük bir zevk alacağım. Heyecanla bu işi yapacağım.
RUHSAL VE ZİHİNSEL YÖNDEN ARINDIM
Buradan gittiğimden 15 yaş daha gencim. Sağlığım sıhhatim çok daha iyi. 15 kilo verdim. İçkiyi bıraktım. Müjdeler olsun içkiyi diline dolayıp da tenkit edenlere. Bir daha hiçbir alkollü içkiyi ağzıma almayacağım. Yeniden sigaraya başlamıştım onu da bıraktım ama bunun ötesinde asıl ruhsal ve zihinsel yönden arındım. Kafamda ne kadar birikmiş bilgi kirliliği varsa hepsini çöp kutusuna attım. Artık ceket çıkarmak filan da yok. Onlar da tarihe karıştı. 700 küsur kitap okudum. Kaba kuvvetle hiçbir şeyin halledilemeyeceğine samimiyetle inandım ama mahkemede de söyledim burada da bir daha söyleyeyim. Bu Adana’nın insanının büyük bir çoğunluğu kafadan sakat. Neden sakat? Bu sıcak ve bu neme hiçbir kişinin dayanması mümkün değil. Niye bu kadar küfrettin diyorlar. Ya diyorum ki ne yapayım? Sabahtan akşama kadar güneş terliyorum. Arkasından bir nem, iki duble de attığınız zaman bütün diliniz açılıyor. Bunun da artık yaşımıza durumumuza yakışmadığını gördüm ve bunlardan da vazgeçtim.
TERÖRE TEPKİ
Reyhanlı’da olan terör hadisesi bugüne kadar ki teröre rahmet okuttu. İnanılmaz boyutta. Eğer Reyhanlı’da değil de büyük şehirlerden birinde, Adana’da olsaydı facianın boyutlarını şöyle bir düşünmemiz lazım. O olayda can veren vatandaşlarımızın hepsine rahmet diliyoruz. Geriye kalanların acılarını paylaşıyoruz. Çünkü hepimiz biliyoruz ki acılar paylaşılarak azalır. İnşallah bundan sonra sevinçleri de acıları da daha fazla paylaşan duyarlı bir toplum oluruz. Bunun örneğini de burada Büyükşehir Belediye Meclisi’nde gerçekleştiririz. Çünkü bu seçimden sonra Büyükşehir Belediye Meclisi’nin önemi değeri çok daha farklı bir konuma gelecektir.
YENİ BİR KOALİSYON DÖNEMİ BAŞLIYOR.
Önümüzdeki seçimi kim kazanırsa kazansın, kim Büyükşehir belediye meclis üyesi olursa olsun, Mecliste buna yakın bir tablo çıkacaktır. Büyükşehir belediye başkanı olan hangi siyasi parti temsilcisi olursa olsun mecliste çoğunluk sağlama imkanı bugünkü neticelerle görünmüyor. Sistem de biraz buna çanak tutuyor. Çünkü burada bir mahalle kadar olan ilçeden iki tane temsilci gönderiyor kanun böyle. Dolayısıyla üç siyasi parti de birçok ilçede seçim kazanabilecek durumda. Buna herkes hazırlıklı olsun. Yeni bir koalisyon dönemi başlıyor.
ORTAK AKIL YÜRÜMEDİ
Sayın Zihni Aldırmaz’a da buradan bir şey söylemek istiyorum. Bu İstasyonun orada bir köprü var. Alt geçit. Oradaki levha eskimiş. O levhayı değiştirmekte fayda var çünkü ortak akıl yürümedi maalesef. Gemi su mu aldı yoksa neyse ona da artık dikkat edelim. Tabi bundan sonra Adana’mız için yapılacak her türlü hizmette elbette ki Zihni Bey’in de idarenin de yanındayız. Ancak hataların kusurların yanlışların olduğu yerde de sözümüzü hiçbir şeyden sakınmayız. Bu da böyle biline.





