Zeynep Akgül, marangozluğu gözlemleyerek öğrendiğini belirterek, “Biz bu işe pandemi döneminde evde başladık. Daha sonra bu dükkan nasip oldu. Babamın destekleri ile dükkanı açıp makinaları satın aldık. O zamanlar çok bilmiyordum. Çırak gibi dolaşıp yerleri süpürüyordum. Nasıl yapıldığını ufak tefek izliyordum. Sonra zımpara yapmaya ve vida atmaya başladım. Bir zaman sonra dükkanda tek başıma kaldım. Ama yapabileceğime inandım. Videolar izledim ve makinalarla çalışmaya başladım. Daha sonra fikir yürütmeye başladım. Bu işi yapan ustalarla görüştüm ve komşu esnaflara sordum. Bu iş nasıl yapılır diye diye öğrendim. Erkekler de bu işi tek başına yapamıyorlar. Onların da yanında çalışanları, çırakları oluyor. Burada tek başına çalışan yalnızca benim. Çok zor bir iş ama altından kalkılamayacak bir iş değil” dedi.
Atölyesinde tek başına tüm işleri yaptığını anlatan Akgül, “Kesimleri ve ölçüleri de ben yapıyorum. Mesela komple vidalamasına kadar hiç kimseden yardım almadan ben tek başıma yaptım. 4 metrelik ağacı kaldırdım makinamın üzerine koydum. Parçalara böldüm, sildim, zımparaladım, birleştirdim ve hiçbir insan gücüne de ihtiyaç duymadım. Müşteriler beni görünce şaşırıyor. ‘Siz mi yapıyorsunuz, çalışan başka birisi var mı, babanızın mı, çırak mısınız, ustanızı çağır’ diyorlar. Sabah erkenden geliyorum. Bütün günümü burada geçiriyorum. İşim olmasa bile burada oturuyorum ve çay içiyorum. Alnımın teriyle paramı kazanıyorum, evime gidiyorum. ‘Kadınsın yapamazsın’ dediler, şu an 7 ülkeye ihracat yapıyorum. Hem kadın marangoz olarak sektörde adım duyuldu hem de ihracat yaptığım için çok fazla ilgi görmeye başladım. Kadın gücünün her şeye yetebileceğinin farkında olmak gerek. Annelerimiz 7 işi birden yapabiliyorken bu işi de kesinlikle yaparlar. Kadın eliyle kadın zekası birleştiğinde iş daha da güzel oluyor. En güzelini biz kadınlar yaparız” ifadelerini kullandı.





