CHP Adana Milletvekili ve Komisyon Üyesi Ayhan Barut, “Onlara rağmen yaşamı savunmaya, doğamıza sahip çıkmaya, talan girişimlerine ve tek adam dayatmalarına direnmeyi sürdüreceğiz.” dedi.
“YANLIŞA ‘DUR’ DEMEK ZORUNDAYIZ”
Komisyonda görüşülen “Milli Parklar Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” hakkında konuşan Ayhan Barut, teklifin kamuoyundan ve uzmanlardan gizlenerek hazırlandığını belirtti.
Barut, “Komisyon gündemine gelen tekliften kamuoyuyla birlikte biz de geçen cuma günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulunca haberdar olduk. Böylesine önemli bir konuda yasal düzenleme yapılırken hazırlık sürecinde aslında odalardan, birliklerden, akademiden, kitle örgütlerinden ya da bu alanda uzmanlığı bulunan kişi ve kurumlardan herhangi bir şey istenmedi. Yaşam bizim, ülke bizim, doğa bizim; bu hayatı birlikte yaşıyoruz ama ne hikmetse kimse işinin muhataplarına ya da ilgililerine, uzmanlarına akıl danışmayı, öneri sormayı aklına bile getirmiyor veya düşünmüyor.” diye konuştu.
Bu tavrın “tek adam yönetimi dayatmasının” bir sonucu olduğunu söyleyen Barut, doğayı ve yaşamı koruma mücadelesinde kararlılık vurgusu yaptı:
“Ülkemizin, doğamızın, yaşamın ormanından toprağına, ağacından suyuna, kuşundan böceğine her şeyini savunan bizler de burada fikrimizi ifade etmek ve yanlışa 'dur' demek zorundayız. Doğayı ve canlıyı aslında korumak gibi bir görevimiz var, bu mücadelede de kararlıyız.”
“YOK ETME AMAÇLI”
Barut, teklifin görünürde turizm ve koruma alanlarını düzenliyor gibi sunulmasına rağmen asıl amacın “doğayı talana açmak” olduğunu söyledi.
“Aslında bu kanun teklifine baktığımızda genelde turizm, koruma alanları ve av yasağı gibi bölümlerden oluşmaktadır. Bu teklifle milli parkların turizm teşvik alanı içerisine dahil edilme girişimini görüyoruz… Bu oldu bittiyle dayatılan yasa teklifi, doğal yaşamı ve koruma alanlarını yok etmeyi amaçlıyor.” dedi.
Barut, teklifle birlikte Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yönetim yetkisinin tek kişiye bırakıldığını ve doğa koruma alanlarının denetimlerinin de saraya bağlandığını savundu.
“Bunlar kamu yararı gözetse tarihî, millî ve doğa koruma alanlarıyla ilgili yetki sadece saraya bağlanmazdı. Sakıncalarla dolu bu teklifin aslında derhâl geri çekilmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“YAPTIKLARI ORTADA, YAPACAKLARININ GARANTİSİ”
İktidarın “Ekolojik dengeyi azami ölçüde koruyacağız” söylemine atıfta bulunan Barut, geçmişte yapılan uygulamaların bunun tam tersini gösterdiğini belirtti:
“Biliyoruz ki, ‘Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.’ Bugüne kadar yapılanları görüyoruz, yapacaklarının da garantisi olduğunu düşünüyoruz çünkü doğaya, tarıma, sularımıza, ormanlarımıza, hayvanlarımıza, zeytinliklerimize nasıl kastedildiğini maalesef yaşayarak gördük.”
Barut, teklifle birlikte milli parklar içinde turistik tesis kurulmasının önünün açıldığını, 49 yıllık tahsislerin 99 yıla kadar uzatılabileceğini ve bunun kamu yararına değil rant amacına hizmet ettiğini söyledi.
“Çünkü burada amaç, kamu yararı değil, rant ve talandır.” dedi.
“KORUMAK ZORUNDAYIZ”
Barut, doğanın sadece bir manzara değil, yaşamın kendisi olduğunu vurguladı:
“Doğa, sadece bir manzara değildir, soluduğumuz hava, içtiğimiz su, yediğimiz gıdadır. Bütünlüklü bu ekosistemin tümüyle korunması, yaşatılması ve gelecek nesillere sağlıklı aktarılması şarttır.”
Türkiye’nin biyolojik çeşitliliği açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olduğunu hatırlatan Barut, “Çiçeğiyle, kurduyla, ağacıyla, suyuyla, ceylanıyla, tavşanıyla, kekliğiyle tüm bu zenginlik doğru korunmadığı takdirde hızla yok olma riskiyle karşı karşıyadır.” ifadelerini kullandı.
Koruma, kalkınma ve sürdürülebilirliğin birlikte yürütülmesi gerektiğini belirten Barut, milli parkların taşıma kapasitesinin belirlenmesi, yerel halkın sürece dahil edilmesi ve ekoturizm gibi doğa dostu modellerin desteklenmesi gerektiğini söyledi.
ÖNERİLERİNİ SIRALADI
Barut, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün etkin çalışabilmesi için önerilerini de sıraladı:
“Alanında uzman biyolog, ekolog, ormancı, veteriner, ziraat mühendisi, hukukçu gibi personel sayısı artırılmalı, mevcut personele ek eğitimler verilmelidir. Bölge müdürlüklerinin yetkileri artırılarak yerinden yönetim güçlendirilmelidir… Kaçak avcılık, habitat tahribatı gibi suçlara yönelik caydırıcı cezalar artırılmalı ve etkin biçimde uygulanmalıdır.”
Barut, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Bugün vereceğimiz kararlar yarınlarımızı belirleyecektir. Bizden sonra gelen kuşaklara sadece bilgi değil yaşanabilir bir dünya bırakmakla yükümlüyüz. Doğa ve yaşam bize muhtaç değil ama biz ona muhtacız. Koruma ve yaşatma bir seçenek değil, zorunluluktur ve bunu ancak hep birlikte başarabiliriz.”
Muhalefetin tüm itirazlarına rağmen tartışmalı teklif, komisyonda iktidar oylarıyla kabul edildi.





