Hutbede, İslam'ın işçi ve işveren ilişkilerine dair öğütleri hatırlatılarak, helal kazancın ve meşru iş yöntemlerinin önemi bir kez daha dile getirildi.
İSLAM'DA ÇALIŞMANIN ÖNEMİ
Cuma hutbesinin başında, Hz. Muhammed (s.a.s)'in bir sahabe ile gerçekleştirdiği bir sohbet hatırlatıldı. Sahabe, güçlü bir adamın geçişi sırasında, “Keşke bu adam, gücünü Allah yolunda kullansa.” demişti. Bunun üzerine Hz. Muhammed, çalışmanın Allah yolunda bir ibadet olduğunu belirterek, kişinin ailesinin geçimini sağlamak, anne babasının ihtiyaçlarını karşılamak veya kendi izzetini korumak amacıyla yaptığı her türlü çalışmanın Allah’ın rızasına uygun olduğunu söyledi. Hutbede, İslam'ın çalışmayı ibadet olarak kabul ettiği ve tembelliği yasakladığı ifade edildi.
ÇALIŞMANIN MEŞRU YOLLARI VE HARAM KAZANÇLAR
Hutbede İslam dininin sadece kazancın helal olmasını değil, aynı zamanda kazanç yollarının da meşru olmasına büyük önem verdiği vurgulandı. İş yerlerinde alkol, kumar, faiz gibi haram yollarla kazanç sağlanması yasaklanırken, işçilerin de bu tür davranışlardan kaçınması gerektiği belirtildi.
İŞÇİ VE İŞVERENİN SORUMLULUKLARI
Hutbede, işçilerin, çalıştıkları yerlerdeki eşyaları bir emanet olarak görmeleri, çalışma saatlerine uymaları ve iş arkadaşlarına saygılı olmaları gerektiği ifade edildi. Ayrıca işverenlerin de çalışanların haklarını zamanında ve eksiksiz bir şekilde vermekle yükümlü oldukları, işçilerin namazlarını vaktinde kılmalarına, oruç tutmalarına ve dinî ibadetlerini yerine getirmelerine engel olmamaları gerektiği hatırlatıldı.
İşverenlerin, çalışanların sağlığını ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğu, çalışanın can ve mal güvenliğini tehlikeye atacak koşullarda çalıştırılamayacağı belirtildi. Hz. Muhammed’in, "Kim insanlara zarar verirse, Allah da ona zarar verir" sözlerine atıfta bulunularak, işçilerin onurunu zedeleyen hiçbir davranışta bulunulmaması gerektiği vurgulandı.
ÇALIŞMADA TAKVA VE ADALET ÖNEMLİ
Cuma hutbesinin sonunda, işçi ve işveren arasında üstünlük farkının olmadığı, asıl üstünlüğün takvada olduğu ifade edilerek, herkesin Allah’ın emirlerine uygun hareket etmesi gerektiği hatırlatıldı. Ayrıca, huzur ve mutluluğun sadece tüketmek ve biriktirmekle değil, paylaşmak ve kanaat göstermekle elde edileceği dile getirildi.
Hutbe, Hz. Muhammed’in (s.a.s) şu hadisiyle son buldu:
“Hiç kimse Allah’ın kendisine takdir ettiği rızkı er ya da geç elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah’tan hakkıyla sakının ve rızkınızı güzel yollardan isteyin. Helal olanı alın. Haramdan kaçının.”
