Verimli toprak yapısı ve uygun iklim koşulları sayesinde çeltik tarımına elverişli olan Çeltikli köyünde, teknoloji yerine el gücüyle yürütülen ekim çalışmaları, dayanışmanın en güzel örneklerinden birini oluşturuyor. Günün ilk ışıklarıyla birlikte tarlalara giren köylüler, küreklerle çeltik havuzları oluşturup geleneksel usullerle tohumlarını ekiyor.

Çeltikli sakinleri, ürettikleri pirincin doğallığına dikkat çekerek, bu geleneği yaşatmaya kararlı olduklarını belirtiyor. Özellikle diyabet hastalarının da güvenle tüketebileceği bu özel pirinç türü, hem ailelerin ihtiyaçlarını karşılıyor hem de bölge pazarlarında alıcı buluyor.

Köyde çeltik ekimi mayıs ayının başında başlayıp ay sonuna kadar sürerken, hasat eylül ayında imeceyle gerçekleştiriliyor. Çiftçiler, bu süreç boyunca yardımlaşma ve birlikte çalışmanın önemine dikkat çekiyor.

Adana’da Şok Evlilik: Düğünden 6 Gün Sonra Altınları Alıp Kayboldu!
Adana’da Şok Evlilik: Düğünden 6 Gün Sonra Altınları Alıp Kayboldu!
İçeriği Görüntüle

Yıllardır çeltik üretimiyle uğraşan köylülerden Faysal Kın, bu geleneğin nesilden nesile aktarıldığını ifade ederek şunları söyledi:
“Dededen babadan kalma bu iş 300-400 yıldır sürüyor. Mayıs başında ekime başlıyoruz, haziran ayına kadar sürüyor. Eylül ayında yine köylüyle birlikte hasat yapıyoruz. Hasadımızı hem kendi tüketimimiz için kullanıyor hem de satıyoruz. Geçen yıl pirincimizi 100 liradan satışa sunduk. Bu yıl için henüz bir fiyat belirlemedik.”

Çeltik ekimine katılan Cüneyt Tacer ise sabah erken saatlerde çalışmalara başladıklarını belirterek, “Saat 05.00’te tarlaya giriyoruz. Bu tohumlar tamamen dedelerimizden kalan, orijinal tohumlar. Yeni bir tohum eklemeden aynı tohumu yeşertiyoruz. Bizim en büyük gücümüz birlik ve beraberlik. Ne kadar çok insan olursa o kadar hızlı ve verimli çalışıyoruz,” dedi.

Yüzyıllardır devam eden bu gelenek, köylüler arasındaki dayanışmayı pekiştirirken, doğal üretim anlayışını da yaşatmaya devam ediyor.

Kaynak: İHA