Dijital tarımın geleneksel yöntemlere kıyasla çok daha sürdürülebilir ve bilimsel bir üretim modeli sunduğunu belirten Başkan Doğan, “Ekim, sulama ve gübreleme gibi tüm tarımsal işlemler artık toprak verisi, iklim analizi ve bitki gelişim takibine dayanıyor. Akıllı sensörler tarladaki nem oranını anlık ölçüyor, bitkilerin gelişimi izlenebiliyor. Bu sayede, bitkinin ihtiyaç duyduğu su tam zamanında ve doğru miktarda veriliyor. Bu da hem su tasarrufu sağlıyor hem de üretim maliyetlerini azaltıyor” diye konuştu.
Gereksiz Kaynak Kullanımı Azalıyor
Geleneksel yöntemlerde sıkça karşılaşılan su, gübre ve ilaç israfının hem verimi düşürdüğünü hem de doğal kaynakları tükettiğini hatırlatan Doğan, dijital tarım uygulamalarında her adımın toprak ve bitki ihtiyacına göre belirlendiğini ifade etti. Doğan, “Bu sayede hem verim artıyor hem de doğaya verilen zarar minimuma indiriliyor. Özellikle yapay zeka destekli sistemlerle hastalıklar ve zararlılar daha ortaya çıkmadan tespit edilebiliyor. Bu da ürün kayıplarını önleyerek çiftçinin alın terini koruyor” dedi.
Dijital Tarım Ürün Kalitesini de Artırıyor
Dijitalleşmenin yalnızca verimlilikle sınırlı kalmadığını vurgulayan Doğan, "Hassas tarım teknikleri sayesinde daha sağlıklı ve besin değeri yüksek ürünler elde edilebiliyor. Üretim süreçlerinin şeffaflaşmasıyla tüketiciler tarladan sofraya kadar ürünlerin izini sürebiliyor. Bu da gıda güvenliği ve tüketici memnuniyetine katkı sağlıyor" açıklamasında bulundu.
Destek Olmadan Dijitalleşme Zor
Teknolojik ekipmanların ve yazılımların maliyetinin yüksek olduğunu belirten Doğan, bu noktada devlet desteklerinin büyük önem taşıdığını vurguladı. “Dijital dönüşüm sürecinde finansal teşvikler ve eğitimler bir arada yürütülmeli. Çiftçimizin bu yatırımları yapabilmesi için gerekli destek mekanizmaları güçlendirilmeli. Çukurova gibi tarımın kalbi konumundaki bölgelerde dijital tarım uygulamalarının yaygınlaşması, yalnızca bölge için değil ülkemiz tarımı açısından da stratejik önem taşıyor” ifadeleriyle sözlerini noktaladı.





