Ancak aileye ne cenaze teslim edildi ne de resmi bir doğum raporu verildi. 23 yıldır evlatlarını arayan Eroğlu ailesi, sonuç alamayınca, şimdi 5 erkek çocuklarının evliliklerinde kardeş çıkma ihtimaline karşı gelin adaylarından test istemek zorunda kaldıklarını söylüyor.

"Bebeğimiz şekeri var denilerek götürüldü"

Ali ve Güllü Eroğlu çifti, 2002’de büyük bir sevinçle evlat beklerken hayatlarının şokunu yaşadı. Doğum sancıları tutan Güllü Eroğlu, kaynanasıyla birlikte köyden Bismil’e, oradan da Diyarbakır Dağkapı’daki Çocuk Hastanesine götürüldü. Burada yengesi Halime Olcay’ın yeşil kartı üzerinden kaydı yapılan Güllü Eroğlu, sezaryenle bir kız çocuğu dünyaya getirdi.

Koltuk Değneğiyle Başladı, Okul Müdürü Oldu!
Koltuk Değneğiyle Başladı, Okul Müdürü Oldu!
İçeriği Görüntüle

Anne evladını bir süre gördü, ancak kısa süre sonra yanına gelen bir hemşire bebeğin "şekeri var" diyerek Çocuk Hastanesi’ne götürüldüğünü söyledi. İki gün sonra çocuğunu görmek isteyen anneye bebeğin öldüğü bildirildi. Ancak aileye cenaze de teslim edilmedi.

"Doğum raporu da cenaze de ortada yok"

Baba Ali Eroğlu, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
"Eski Devlet Hastanesinde hanım, yengesinin yeşil kartı üzerine doğum yapıyor. Doğum olduktan sonra yeşil kartın iptal olduğu söyleniyor. 2002’nin 7. veya 8. ayında. Doğumdan sonra 700 lira da para alıyorlar. O zaman Bandırma’da çalışıyordum. Para da yok. 2-3 gün sonra geldim. Yüzüğünü satıp doktora para veriyorlar. Gece yarısı bir hemşire gelip bebeği alıyor. ’Bebeğinizin şekeri var hastaneye götüreceğiz’ diyor. Çocuk Hastanesi’ne götürüyorlar. Bakıyorlar ikisi de Türkçe bilmiyor, köylüler çocuğu alıp götürüyorlar. İki gün sonra diyor çocuğumun yanına gideceğim. Bırakmıyorlar. Onu dövüyorlar. Ondan sonra gelip ’kızınız ölmüş’ diyorlar. Ne doğum raporu, ne cenaze veriyorlar. Ne elbisesini veriyorlar. Hiçbir şey vermiyorlar. O şekilde kızı kaybettiler."

Erkek çocuklardan test istemek zorunda kaldılar

Eroğlu, yaşadıkları mağduriyetin aile düzenlerini bile etkilediğini ifade etti:
"Doktor onun yanına gelip, ’sen ağabeyini kaybetmişsin. 1-2 kilo etin peşine mi düşmüşsün’ diyor. Hanımım erkek çocuklarımıza ’evlendiğinizde kan testinizi yapın’ diyor, kızımız çıkabilir diye. Kızımı bu şekilde kaybettirdiler. Birçok yere başvurduk ama netice alamadık. İki sefer doktora telefon açmış eşim. Doktora ’bana yardımcı ol’ demiş, doktor da ’ben sana yardımcı olmam, elin nereye yetişiyorsa oraya at’ demiş. O dönem araştırılışa evladımı bulabilirler."

"Çabamız sonuçsuz kaldı"

Aradan geçen 23 yılda umutlarının tükenmediğini belirten Ali Eroğlu, şöyle konuştu:
"Her sene bu zamanlarda kavga ettik. ’Ya bizim çocuğumuz yaşıyorsa, niye gidip aramıyoruz’ diyor. Çok yerde aradık. Savcılığa başvurduk. İl Sağlık Müdürlüğüne gittik. Ben gidip dilekçe ile başvurdum. Kimse bize yardımcı olamadı. Çabamız sonuçsuz kaldı. Elimizde tek somut delil 2002’nin 7 veya 8’inci aylarında ne kadar çocuk doğup ölmüş onu bir değerlendirsinler. Ercan hocanın haberini televizyonda gördük. Ondan sonra dedik biz de bir başvuralım belki bir netice çıkar. Ercan hocanın çocuğunun kaybolması ve bizim çocuğun kaybolması arasında fazla bir yıl yok. O dönemlerde belki bir şebeke vardı."

Kaynak: İHA