CHP Çukurova İlçe Başkanı Ümit Av. Arif Özsoy Çukurova Metropol’e ziyarette bulunarak İmtiyaz Sahibi Tanır Emre Üzelgeçici ile görüştü. Üzelgeçici ile görüşmesinin ardından moderatörlüğünü Gazeteci Murat Yıldız’ın yaptığı “Metropol İstasyonu” programına konuk olan Özsoy, Türkiye ve Adana’daki gelişmeleri değerlendirdi.
CHP’ye yönelik süren kurultay davası ile ilgili Murat Yıldız’ın sorusuna cevap veren Başkan Özsoy, parti olarak bu konunun gündemde tutulmasına çok sıcak bakmadıklarını ifade etti. Mahkemenin kayyum atama yetkisinin olmadığını belirten Özsoy, “Olayın hiçbir şekilde hukuki bir yanı yok. Davanın duruşmasından bir gün önce Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) AK Parti temsilcisi ‘YSK’nın görev alanına giren konuda Asliye Hukuk Mahkemesi karar veremez’ dedi. Onların temsilcisi dahi bu yönde beyanda bulundu. Hakikaten YSK’nın görev alanında olan, onun denetimine tabi olan bir kurultayla ilgili olarak Asliye Hukuk Mahkemesi karar veremez, vermesi de mümkün değil. Bu farklı kapılara yol açar. Eğer süresiz olarak geçmişte şaibe iddiasıyla birtakım YSK’nın denetimindeki oylamalara dava açacaksak Cumhurbaşkanlığı referandumunu da dava edebiliriz belki. Ya da anayasa değişikliğinde irademiz sakatlandı diyerek dava edebiliriz. YSK’nın burada varlığını yok saymış oluruz. Dava tamamen siyasi bir dava. Görülmesi, açılması, süresi, yetkisi, görevi baştan aşağı her yönüyle sakat, görülmemesi gereken siyasi bir dava olarak ortaya çıkıyor.” ifadelerini kullandı.
“BİR KİŞİ TALİMAT VERİYOR BİRİLERİ UYGULUYOR”
İBB’ye yönelik yürütülen “yolsuzluk” ve “rüşvet soruşturması kapsamında yapılan Adana’nın Seyhan ve Ceyhan belediyelerinin de içinde bulunduğu 5. dalga operasyonla ilgili konuşan Özsoy, şunları söyledi:
“Kitabın tam ortasından başlayayım. Bir kişi talimat veriyor. Birileri de uyguluyor ne yazık ki. Bu gördüğümüz manzara aslında Türkiye’de bağımsız yargının olmadığı manzarası. Bu operasyonların hepsinde tek tek söylemlerde bulunmak mümkün ama söyleyeceğimiz temel nokta şu: Tüm operasyonlar Türkiye’nin 172 devlet arasından hukukun üstünlüğü endeksinde 142’nci sırada olmasıyla ilgili. Hem hukuk hem basın özgürlüğü karşısında böyle bir manzara olunca her şey mümkün. Her şeyden suç çıkarmanız mümkün. Her şey sayın İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olması, CHP’nin birinci parti olarak iktidara talip olmasıyla başladı. Sandıkta alamayacağını gören iktidar bunu bir şekilde hukuk üzerinden dizayn ediyor. Benzerlerini daha önce Rusya’da gördük.”
“NASIL PARA KAZANABİLİRİZ MANTIĞI…”
Murat Yıldız’ın gündemde sıcaklığını koruyan zeytinlik alanlarında maden aranmasıyla ilgili sorduğu soruya cevap Özsoy siyasal iktidarın konuya rant odaklı baktığını öne sürdü. Özsoy, “Ne yazık ki rant odaklı baktığı için, yandaş şirketlere nasıl kar edebilir şeklinde baktığı için siyasal iktidar bunları görüyoruz. Görmeye de devam edeceğiz. Öyle gözüküyor. Bunu havalimanlarında görüyoruz. Doğada, ormanda görüyoruz. Her türlü alan ticari, nasıl para kazanabilirim üzerinden bakıyor ne yazık ki. Çocuklarımıza, gelecek kuşaklarımıza ne bırakabiliriz, doğayı nasıl sürdürebiliriz, daha fazla nasıl yararlanabilirizden ziyade daha kısa vadede daha ne kadar para kazanabilir mantığı hareketi daha fazla gözüküyor.” dedi.
“İKTİDAR UZUN VADELİ HARCAMA İSTEMİYOR”
Programda Adana dahil Türkiye’nin dört bir yanında süren orman yangınları da konuşuldu. Özsoy konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“Bu yeni bir şey değil. Bilim insanları uzun yıllardan beri bu konuda uyarıyor. Türkiye küresel ısınmadan en çok etkilenecek ülkelerden biri. Bizim coğrafyamız da öyle. Yeni bir olgu değil. Kurumsal bir devlet olsa, kurumsal bir akıl olsa bunun planlaması yapılır. Çok büyük bütçeler değil. Başka yerde harcadığınız birçok kalemden tasarruf ederek yangın uçakları ve önlemler çok kolaylıkla alınabilir. Ama dediğim gibi kamu kaynaklarını nereye harcamak istediğinizle ilgili bir şey. Kamu kaynaklarını uzun vadeli şeylere harcama istemiyor siyasal iktidar.”
“BU EMEKLİNİN TORUNUNUN BU ÜLKEDE YAŞAMAK İSTEMESİ MÜMKÜN DEĞİL”
Programda konuşulan bir başka başlık da asgari ücretli ve emeklilerin durumu oldu. Başkan Özsoy açlık sınırının 24 bin 500 TL, ortalama emekli maaşının ise 14 bin 500 TL olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:
“Emeklilerimizin yüzde 50’si açlık sınırı altında yaşıyor. Birçoğu da görece olarak daha refah yaşadığı sürede aldığı evler sayesinde hayatını idame ettiriyor. Şuan bir emeklinin ev alabilmesi, üniversiteli çocuk okutabilmesi, sinemaya gidebilmesi hiçbiri mümkün değil. Böyle bir ülkede hiçbir şeyi sürdürmek de mümkün değil. Bu emeklinin torununun bu ülkede yaşamak istemesi de mümkün değil. Dedesini, babasını görecek ‘ben de mi böyle olacağım’ diyecek. O yüzden gençlerin yüzde 65’i araştırmaya göre ‘imkan olursa ben dışarıda yaşarım’ diyor.”
“ATATÜRK ÜÇÜNCÜ HAVALİMANININ ADANA’DA YAPILMASINI İSTEDİ”
Adana’da son yıllarda kapanan fabrikalar ve artan işsizlikle ilgili soruya Başkan Özsoy şöyle cevap verdi:
“Mustafa Kemal Atatürk, Türk Hava Kurumu’nu (THK) kurduktan sonra İstanbul ve Ankara’ya havalimanı yapılıyor. Üçüncü havalimanı da Adana’ya yapılmasını istiyor. Önemine bakın. İstanbul, Ankara ve Adana. Türkiye’nin o yıllardan bu yana tekstil, tarım, kültür hatta alanında en önemli şehirlerinden biri. Sosyolojik olarak da çok önemli insanlar yetiştiren, çok zengin topraklara sahip ama baktığımızda Türkiye’deki geri gidişten en fazla pay alan şehirlerden biri ne yazık ki. Hem coğrafi konum itibariyle, hayatın daha ılıman, daha ucuz olması itibariyle sürekli göç alan, son dönemde dışarıdan göç alan ama bunun yanında da yatırımların gitmesi, yeni yatırım yapılmaması, merkezi hükümet tarafından teşvik edilmemesi nedeniyle de iş insanlarına ya da yatırımcılarını, eğitim insanlarını da İstanbul’a, Ankara’ya, batıya hatta yurt dışına neden olan bir yer olarak gözüküyor ne yazık ki.”
CUMHUR İTTİFAKI’NIN ADANA’DA DURUMUNU NASIL GÖRÜYOR?
Adana’da Cumhur İttifakı milletvekili ve siyasi temsilcilerinin durumuyla ilgili soruya da yanıt veren Başkan Özsoy açıklamalarında şunlara yer verdi:
“Tabi biz Adana milletvekillerimizi daha yakından takip ediyoruz. Adana milletvekillerimize baktığımızda hepsi cenazede, çiftçinin yanında, tarlada. Çünkü anlatabileceğimiz bir şeyler var. Bir manzara karşısında söyleyebileceğimiz bir şeyler var. Çukurova’da hangi sokağa çıksak, kimle konuşsak yakıcı bir işsizlik sorunu var. En eğitimli kesimin bulunduğu yerde gençlerimizin büyük çoğunluğu işsiz. İş bulmaktan yoksun. Yine Çukurova’da önemli bir emekli var. Emekli kesimde de çok ciddi bir geçim kaygısı var. Dolayısıyla hepimizin canını yakan işsizlikten geçim kaygısına kadar sorun sokakta konuşuluyor. İnsanlar bu can yakıcı sorunla karşı karşıya. İktidar partisinin siyasal bir temsilcisi olduğumu düşüneyim. Buna karşı söyleyebileceğim hiçbir şey yok. ‘Süre verin’ diyemeyeceğim. 23 senedir buradayız. ‘Güç verin’ diyemeyeceğim. Padişahlarda olmayan güçle yönetilen bir ülke. Bir bahane de bulamayacağız.”