2025 Mayıs ayına gelindiğinde ise Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından yapılan yeni açıklamayla birlikte doluluk oranının yüzde 74,8’e yükseldiği bildirildi. Bu yükselişin hem tarım hem de içme suyu açısından bölge için önemli bir gelişme olarak öne çıktığı ifade edildi.
KURAKLIK RİSKİ GEÇTİ Mİ?
Barajlardaki doluluk oranındaki bu artışın, yüzeyde yağış miktarlarının arttığı izlenimini verse de uzmanlar tarafından genel su yönetimi açısından geçici bir rahatlamayı yansıttığı bildirildi. Kuraklık tehdidinin, yağışların dönemsel artışına rağmen bölge için hala önemli bir risk unsuru olarak görülmeye devam ettiği belirtilirken özellikle yaz aylarında artan su tüketimiyle birlikte, bu seviyelerin korunmasının büyük önem taşıdığı aktarıldı.
ADANALI ÇİFTÇİLER RAHAT BİR NEFES ALABİLECEK Mİ?
Adana’da pamuk, mısır ve narenciye başta olmak üzere çok sayıda üründe sulama ihtiyacı yüksek seviyede seyrediyor. Barajlardaki doluluk oranının artması, çiftçilerin sulama planlarını daha güvenli yapabilmesine olanak sağladı. Ancak bu rahatlamanın sürdürülebilir olması için suyun bilinçli kullanımının önemli olduğu bildirildi.
ADANA’DA İÇME SUYUNDA SIKINTI ÖNEMLİ ÖLÇÜDE AZALDI
Adana kent merkezinin yanı sıra birçok ilçede baraj sularından temin edilen içme suyu ihtiyacı da doluluk oranıyla doğrudan bağlantılı. Uzmanlar tarafından yüzde 74,8’lik doluluk seviyesinin, kış aylarındaki yağışların etkisini gösterdiği gibi içme suyu temininde yaşanabilecek olası aksaklıkların da önüne geçilmesine katkı sağladığı belirtildi.
ÖNEMLİ OLAN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Barajlarda yaşanan doluluk artışı, kısa vadeli bir rahatlama sunsa da su kaynaklarının uzun vadeli sürdürülebilirliği için sistemli politikaların gerekliliği sürüyor. Çevre mühendisi uzmanlar tarımsal sulamadan şehir içi su kullanımına kadar her alanda bilinçli ve verimli su tüketiminin, bu artışın etkisini koruyabilmesi açısından belirleyici faktör olarak öne çıktığının altını çizdi.
SEVİYELER YÜKSELDİ, TEDBİRLER DEVAM ETMELİ
Adana barajlarındaki doluluk oranının yüzde 74,8’e yükselmesi, Kasım ayında çizilen endişe verici tablonun ardından olumlu bir gelişme olarak kayda geçti. Ancak bu artış, mevcut riskleri tamamen ortadan kaldırmış değil. Su kaynaklarının korunması ve iklim koşullarının sürekli değişim gösterdiği bir dönemde, bu seviyelerin sürdürülebilir kılınması için tedbirlerin kararlılıkla sürdürülmesi gerekiyor.




