Cumalıkızık, Osmanlı mimarisi evleri ve Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla, yeşilin binbir tonu arasında yer alan, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde bulunan eşsiz bir vakıf köyü. Bursa’ya 10, Yıldırım’a ise 3 kilometre mesafede bulunan bu tarihi köy, yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerden biri.
Köyde turistler Osmanlı evlerinin içinde kahvaltı yapabiliyor, bahçede gözleme yiyebiliyor ve yöreye özgü gıda ürünleri ile şalvarlardan alışveriş yapabiliyor. Çoğu satıcı, ürünleri hazır alıp üstüne kar koyarak satarken, Nagehan Sezer ise kendi emeğiyle ortaya çıkardığı şalvarları doğrudan ziyaretçilere sunuyor.
Yenişehir’den Cumalıkızık’a gelin gelen 40 yaşındaki Sezer, yıllardır reçel yapıp satarken 5-6 yıl önce şalvar dikmeye başladı. Konfeksiyonda çalıştığı gençlik yıllarında terzilik öğrendiğini belirten Sezer, satın aldıkları hazır ürünlerin kısa olması nedeniyle müşterilerden olumsuz dönüşler aldıklarını ve bu yüzden kendi şalvarlarını dikmeye karar verdiğini anlattı.
“Hazırlara göre biraz daha uzun yapıyorum çünkü kumaşlar çekme yapabiliyor. Kendi diktiğim şalvarları satıyorum, sanırım köyde bu işi yapan başka kimse yok. Kumaşı seçiyor, kesiyor, dikiyorum ve satıyorum. Bir şalvarın fiyatı 250 lira. Satışlar çarşı gibi yoğun değil ama gün geçtikçe artıyor” diyen Sezer, zaman buldukça farklı renklerde yüzlerce ürün hazırladığını da ekledi.
Bir şalvarı dikmenin 10-15 dakika sürdüğünü, ancak işin kolay olmadığını belirten Sezer, “Kesimi, dikimi derken parmaklarım su topluyor, ellerimde yaralar oluşuyor. Tülbentleri de kendim yapıyorum, 200 liradan satıyorum” dedi.
Hazır ürün almaya göre kendi dikiminin daha kârlı olduğunu ifade eden Sezer, “Aile bütçesine katkı sağlıyor. Gözleme ve kahvaltıdan bazen hiç siftah olmuyor ama şalvardan 3-5 kazanıyoruz. Ürünlerim beğeniliyor. Geçen yıl Ankara’dan bir kadın gelip 7 şalvar aldı” şeklinde konuştu.





