Kozan Kalesi eteklerindeki evinin bahçesinde masal kahramanları Bremen Mızıkacıları, aslan ve leylek figürleriyle dikkat çeken Kuzu, doğadan topladığı ağaç dallarını, sandıklarda saklı kalan etamin ve iğne oyalarını farklı atık materyallerle bir araya getirerek özgün eserler üretiyor.
Evli, dört çocuk annesi ve üç torun sahibi 65 yaşındaki Kuzu, son iki yılda atık hortumlar, mangal telleri, pencere korkulukları, eski el işleri, plastik parçalar ve ağaç atıklarıyla onlarca çalışma ortaya koydu. Masal kahramanlarından ev dekorasyon ürünlerine kadar geniş bir yelpazede üretim yapan Kuzu, emeklilik sürecinin kendisine iyi geldiğini ifade etti.
Kuzu, süreci şu sözlerle anlattı:
“Emekli olduktan sonra gördüğüm her atığı sanata dönüştürmek bana iyi geliyor. Hem doğayı koruyorum hem de atıklar sanat eserine dönüşüyor.”
Bahçesinde adeta masalsı bir atmosfer oluşturan Kuzu, çalışmalarını şöyle anlattı:
“Eski sandıkları, fırın kapaklarını, atık bezleri, ağaç kabuklarını kendim tasarlıyorum. Halk eğitimden el sanatları usta öğreticisi olarak emekliyim. Evin önüne bir leylek yapmak isterken başladım bu işe. Bir atık lambader elime geçti, onu leyleğe dönüştürürken yuvasını yaptım. Sonra aslan, tavus kuşları, Bremen Mızıkacıları derken ortaya çok güzel işler çıktı. Su kabaklarını, ağaç ve kumaş dallarını, atık köpükleri kuş yuvasına dönüştürdüm. Emekli oldum, çocuklarım evlendi, torunlarım oldu. Burası benim huzur ve terapi merkezim. Arkadaş aramıyorum, bunları yaparak dinleniyorum. Görenler hayran kalıyor. Gençliğimizde nakışla terapi yapardık. Bizim çocukluğumuzda telefon yoktu, sosyal medya yoktu. Sanat ve el işiyle motive olurduk. Şimdi de bu el sanatını kendime terapi olarak kullanıyorum.”
Nadire Kuzu’yu Öğretmenler Günü arifesinde ziyaret eden eski öğrencisi Fatma Başıbüyük ise duygularını şu sözlerle dile getirdi:
“Halk eğitim kursunda öğretmenimdi. Öğretmenler Günü arifesinde ziyarete geldim. Bize yine mesajlar verdi. Burada atıkları sanata dönüştürmüş ve birbirinden güzel ürünler ortaya koymuş.”




