Usta elleriyle dokuduğu havludan yatak örtüsüne, dantel örtüsünden bornoza kadar birçok el emeği ürünü atölyesinde sergileyen Yanık, kişiye özel siparişler alarak Beypazarı’nın simge isimlerinden biri olmayı sürdürüyor.
Sanat aşkı uğruna 2 gün yürüdü
Meslek hayatına Ankara’nın Çamlıdere ilçesinden Beypazarı’na 2 gün boyunca yürüyerek gelen Yanık, o dönem ulaşım imkânlarının yetersiz olduğunu ve sanat öğrenme isteğiyle bu zorlu yolculuğa çıktığını anlattı. Yanık, “Bir sanat öğreneyim diye Beypazarı’na geldim. O zaman araba yok, yol yok, dağlardan yürüye yürüye 2 günde geldim ben buraya” diyerek mesleğine olan bağlılığını dile getirdi.
"Hiç çırağım olmadı"
El dokuma sanatının artık neredeyse unutulduğunu belirten Yanık, mesleğini yıllardır tek başına sürdürmenin zorluklarından bahsetti. Çırak yetiştiremediğini söyleyen Yanık, “Benim hayatta bir tane çırağım olmadı, ortağım da olmadı. Onun için ben her şeyimi tek başıma yaptım. Orada çok zorlandım ben yani. Çırak bulamıyorum, çırak yok” ifadelerini kullandı.
"Gençler bu mesleklere ilgi göstermiyor"
Genç neslin zanaatlara karşı ilgisiz kaldığını belirten Yanık, “Ben şimdi şu yoldan geçen bir delikanlıya desem ki ‘Gel yavrum bu sanatı ben sana öğreteyim’ desem, Allah razı olsun demez. Çıraklık bitti” diyerek mesleğin geleceğiyle ilgili kaygılarını dile getirdi.
"Bu mesleğin yok olmasını istemiyorum"
Sadece dokumacılık değil, birçok eski mesleğin çıraksızlıktan ötürü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirten Yanık, “Terzi var mesela eski terzilerden. Çırağın var mı? Yok. Niye yok? Bulamıyor işte. Ben şimdi 83 yaşındayım. Bu işi 62 yıldır yapıyorum. Bu meslek bitsin istemiyorum. Benim yapmaktaki, ısrar etmekteki gayem bu. Bitsin istemiyorum. Hâlâ birileri gelir öğrenir diye umuyorum” sözleriyle umudunu koruduğunu söyledi.
Ayrıca 50 yıldır günlük tuttuğunu belirten Yanık, son dönemde yorulmaya başladığı için bu alışkanlığını aksattığını da dile getirdi.
İsmail Yanık, tüm zorluklara rağmen mesleğini yaşatmak için çırak aramaya devam ediyor.




