31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri geride kaldı. Son bir yıl içerisinde hatta propaganda dönemlerini sayarsak yaklaşık iki yıldır seçim gündemli bir dönemi geride bıraktık. Bu dönemde yanlış politikaların etkisi enflasyonu azdırdı bu durumda vatandaşı temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz duruma getirdi. Ülkemizde her şeyin çok kötü olduğunu söylemek haksızlık olur. AVM’lerin, kafelerin, eğlence mekanlarının, otellerin adeta hınca hınç dolduğu doğrudur. Bununla birlikte bırakın lüks ihtiyaçları sofrasındaki peyniri, zeytini nasıl alacağını, üniversite okuyan evladına nasıl harçlık göndereceğini düşünen insanların sayısının da azımsanmayacak kadar fazla olduğunu unutmamak gerekir.
Seçimler Pazar günün yapıldı. Milletimiz adaylar arasında tercihlerini yaptı. Seçim tartışmalarını bir an önce geride bırakmalıyız. Zaman şimdi yeni şeyler söyleme zamanı.
İlk odaklanılması gereken mesele ekonomi. Milletin alım gücünün yeniden yükseltilmesi gerekir. Bunu yaparken de geçmişte yapılan yanlışlara düşülmemesi lazım. Faiz konusu bu ülkenin en büyük belasıdır. Yıllarca bu belayı def etmek için uğraştık, millet bedel de ödedi ama şimdiki durum adeta "Eski tas eski hamam" meselesine döndü.
Emekliler göz ardı edilmemeli. Bununla birlikte emeklilikte yaşa ya da staja takılanlarla ilgili haksızlıkların da bir an önce giderilmesi lazım. Bunları söylerken de yaşlı nüfusun dolayısıyla emeklilerin devlete maliyetini görmüyor/bilmiyor değilim ama bunun sorumlusu da vatandaşlar olmamalıdır.
Devlet kademelerindeki lüks, şatafat ve israfın önüne geçilmesi yine en önemli konulardan birisi. Bu başarılmadığı takdirde milletimizin Ak Parti’ye güvenmesi artık çok zor.
Eskiden devlet ve hükümet şeklinde ayrı kavramlar vardı. Şimdi hepsi iç içe geçti. Bunun zararını da en çok devlet yetkilileri ve organları görüyor. Benim çocukluğumda bir Bakan şehre geldiğinde adeta yer yerinden oynardı. Şimdi bırakın milletvekillerini bakanların bile adı yok.
Bakanların seçim çalışmaları yapması yasaklanmalı. Devleti temsil eden insanların herkesin gözünde bir ağırlığı olmalı. Kebapçıya gidip şiş çeviren, tatlıcıya gidip lokma döken Bakan görmek istemiyorum ben bir vatandaş olarak.
Belediye Başkanları için de geçerli aynı durum. Aile üyelerine firmalar açtırıp ihaleleri onlara paslayan başkanlar istemiyoruz.
Kendi ideolojik düşüncesini belediyenin görüşü gibi şehre getirdiği sanatçılardan tutun da düzenledikleri organizasyonlara kadar yansıtan başkanları kabul etmiyoruz.
"Bendensen yardım alırsın, bendensen belediyenin imkanlarından yararlanırsın yoksa ne halin varsa görürsün" düşüncesi ile hareket eden yönetim tarzının bitmesi gerekiyor.
Bütün bu yazdıklarımdan sonra Adana özeline gelecek olursak;
Seçimlerden 1 ay önce başta Çukurova olmak üzere Adana’nın birçok ilçesinde inceleme yapma ve vatandaşlara görüşme imkânım oldu. Her birisinin derdi üç aşağı beş yukarı aynı.
Alt yapı ve üst yapı problemleri, sinek ve haşere kaynaklı sorunlar, temizlik ve hijyen meseleleri vatandaşın en çok dert yandığı konular.
Başta Adana Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm belediyelerin kendi asli sorumluluklarının dışında Adana’nın geri kalmış görüntüsünü de ortadan kaldırmak için el birliği ile çalışmaları Adanalıların en büyük isteği.
Daha önce Türkiye’nin tarımına, sanayisine, ticaretine, sanatına, kısmen de olsa turizmine öncülük eden bu güzel kentin adeta harabeye dönmüş görüntüsünden kurtulması ve makus talihini yenebilmesi için herkesin elinden gelenin fazlasını yapması gerekir.
Adana zor bir kent. Bunu bu şehir için dertlenen herkes yakinen biliyor zaten ama önemli olan bu zorluğa rağmen bir şeylerin yapılması, başarılması. Kolayı herkes yapar.
Hiç vakit kaybetmeden Adana için kafa yoracak düşünce kuruluşları oluşturulmalı. Başta Adana Valiliği olmak üzere tüm kamu kurumları da bu kuruluşlara destek olmalıdır. Bu kuruluşlar da "Oturdular, konuştular, dağıldılar" şeklinde bir anlayışla değil her birinin ayrı bir çalışma alanı olarak ve bu alanların eksiklikleri ve yapılabilecekler özelinde çalışmalar yürüterek fikir üretmeli ve kamuoyuyla bunu paylaşmalı. Yetkililer de bu düşünceleri milletin de düşüncelerini alarak hayata geçirecek eylemlere girişmelidir.
Adana bu ülkenin yine lokomotifi olmalıdır. Bu, zor ama imkânsız değil. O yüzden bu yeni dönemi iyi değerlendirmek ve bir an önce kolları sıvamak gerekir.