Toyganözü, sezaryen izi olarak bilinen bu durumun erken teşhis edilmesinin kadın sağlığı açısından kritik önem taşıdığını vurguladı.
Toyganözü yaptığı açıklamada, bir bebeği dünyaya getirmenin her kadın için benzersiz bir süreç olduğunu ancak doğum yöntemine bağlı olarak bazı sağlık problemlerinin ortaya çıkabileceğini ifade ederek, "Bunlardan biri olan ve sezaryen doğumdan sonra ortaya çıkabilen istmosel (sezaryen izi), rahmin alt kısmında, ön duvarda yer alan kesi bölgesinin tam olarak iyileşmemesi sonucu oluşan bir sorun olarak tanımlanıyor. İstmosel her kadında belirti vermiyor ancak ortaya çıktığında tekrarlayan enfeksiyonlardan adet düzensizliğine, pelvik ağrıdan kısırlığa kadar çeşitli problemlere yol açabiliyor. Çoğu zaman fark edilmeyen bir sağlık sorunu olan istmosele sezaryen doğumların artmasıyla birlikte günümüzde daha sık rastlanıyor. Sorunun erken dönemde fark edilmesi hem kadın sağlığı hem de yaşam kalitesi açısından büyük önem taşıyor" dedi.
“Lekelenmelerin nedeni istmosel olabiliyor”
Toyganözü sözlerini şöyle sürdürdü:
"Pek çok kadın yıllarca farklı şikâyetlerle sağlık kuruşlarının birçok bölümde tedavi görüyor ancak asıl nedenin istmoselle ilişkili olduğu anlaşılmayabiliyor. Sezaryen kesi bölgesinin tam olarak iyileşmemesi sonucu bu bölgede oluşan küçük cep şeklindeki boşluk, âdet kanamasının bir kısmının burada birikmesine neden olabiliyor. Bazen çok uzun süreler sebebi bulunamayan lekelenme tarzı kanamaların, uzun süren âdetlerin veya ilişki sonrası kanamaların altında istmosel oluşturabiliyor. Hastalık, lekelenmenin yanı sıra kronik alt karın ağrısı, kasıkta baskı hissi, tekrarlayan vajinal enfeksiyonlar ve adet döneminin normalden uzun sürmesi gibi şikâyetlerle de kendini gösterebiliyor. Son yıllarda yapılan çalışmalar, istmoselin bazı kadınlarda gebelik elde etmeyi zorlaştırabileceğini ve hatta dış gebelik riskini artırabileceğini ortaya koyuyor. Bundan dolayı bu tür sorunlar yaşayan veya âdet düzensizliği ya da uzun süreli lekelenmesi olan kadınların istmosel açısından mutlaka değerlendirilmesi gerekiyor."
“Tanısı kolayca konuyor”
Toyganözü, istmosel tanısının oldukça pratik yöntemlerle konulabildiğini belirterek, "İlk değerlendirme genellikle jinekolojik muayene ve ultrason ile yapılıyor. Özellikle vajinal ultrason, istmoselin şekli, derinliği ve büyüklüğü hakkında hızlı bilgi veriyor. Gerek duyulan durumlarda histeroskopi gibi ileri görüntüleme yöntemleri de uygulanabiliyor. İstmoselin tedavisi, hastanın şikâyetlerinin şiddetine ve planladığı gebelik durumuna göre değişiyor. Hafif vakalarda ilaç tedavisi ile kanama düzeni kontrol altına alınabiliyor ancak yapısal bir problem olduğu için çoğu durumda cerrahi tedavi daha etkili sonuçlar veriyor. Cerrahi yöntemler arasında en sık tercih edilen histeroskopik düzeltme işlemi oluyor. Bu yöntemle, vajinal yoldan rahmin içine girilerek çökük bölge düzeltiliyor. Daha ileri düzeyde istmoseli olan veya rahim duvarı kalınlığı belirgin şekilde azalmış olan hastalarda laparoskopik (kapalı) cerrahi de tercih edilebiliyor" ifadelerini kullandı.




