Burdur-Antalya karayolunun 13. kilometresinde, Sarpgüney Tepesi eteklerinde bulunan İnsuyu Mağarası, binlerce yıl boyunca oluşan ve toplam uzunluğu 8 bin 100 metreye ulaşan devasa bir yapıya sahip. Turizme açılan bölümü ise 1965’te 250 metreyle başlayıp günümüzde 525 metreye kadar genişletilmişti.

Kalker oluşumlu mağara, suyun aşındırmasıyla sarkıtlar, dikitler ve doğal geçitler meydana getirmiş, içinde yer alan dokuz göl ile sularla dolu bir ortam sunuyordu. 1965’ten sonra turizme açılan İnsuyu, özellikle şifalı suyu nedeniyle de büyük ilgi görüyordu. Mağara suyunun şeker hastalarına iyi geldiği rivayeti, hem yurt içinden hem de yurt dışından ziyaretçilerin akınına neden olmuştu.

Son 20 yılda iklim değişikliğinin yanı sıra aşırı su kullanımı ve çevresel faktörler mağaranın su seviyesinin hızla düşmesine yol açtı. 2014 yılında büyük göl tamamen kurudu ve şu anda mağaradaki tüm göllerde su bulunmuyor. Mağarada yalnızca yağmurlar sonrası sarkıtlardan damlayan su izleri kaldı. Bu durum, bölgenin doğal su döngüsünün bozulduğunun ve İnsuyu Mağarası’nın artık “fosil mağara” olarak sınıflandırıldığının göstergesi.

İnsuyu Mağarası’nın bulunduğu İnsuyu Ovası’nda yoğun içme suyu sondajları ve yüksek su tüketen fasulye, mısır gibi tarım ürünlerinin sulanması için açılan sondajlar da su kaynaklarının tükenmesine neden oluyor. İnsan kaynaklı bu aşırı su kullanımı, mağaranın sularının çekilmesindeki başlıca faktörlerden biri olarak dikkat çekiyor.

İlk Kazma 1965’te Atıldı

İl Kültür Müdür Yardımcısı Osman Koçibay, mağaranın turizme açılma sürecini şöyle anlattı: “22 Temmuz 1965’te mağaranın girişinde ilk kazma vuruldu. Yaklaşık 17 metre uzunluğunda giriş yapıldı ve ilk etapta 250 metrelik bölüm 1965 sonunda, 1966 başında turizme açıldı. Sonraki yıllarda mağaranın turizme açık kısmı 600 metreye kadar genişletildi.”

İşgalden Üretime: Adana’da Dev Merada Büyük Dönüşüm!
İşgalden Üretime: Adana’da Dev Merada Büyük Dönüşüm!
İçeriği Görüntüle

Burdur’un Susuzluğuna İmece Usulü Çözüm

Koçibay, 1930’larda Burdur’daki içme suyu sorununa da dikkat çekerek, “1930’ların başında başlayan su problemi üzerine 1935 sonunda İnsuyu ve Gökpınar sularının kanallarla Burdur’a ulaştırılması için bir proje başlatıldı. Projede her haneden 15-60 yaş arası erkekler sekiz gün boyunca kanalı inşa etti, çalışamayanlar ise ücret ödemek zorundaydı” dedi.

Şifalı Suyu ile Dünya Çapında Ün Kazandı

“1965’te mağaranın açılması sonrası suyun şeker hastalığına iyi geldiği rivayeti yaygınlaştı. Bu sayede Türkiye’de ve yurt dışında büyük ilgi gördü. Şeker hastaları başta olmak üzere çok sayıda kişi İnsuyu’na akın etti. Çevresinde tesisler kuruldu, su bidonlarla farklı illere gönderildi. Hatta Trabzon’a bir kamyon su satıldı. Belçika, Avusturya ve Fransa’dan bilim insanları suyu incelemek için geldi. Mağara açıldığı ilk üç ayda 33 bin ziyaretçiyi ağırladı” diye konuştu.

Suların Çekilmesi ve Fosil Mağara Statüsü

Koçibay, “2000’li yıllardan itibaren iklim değişikliği ve insan kaynaklı etkilerle sular hızla azaldı. 2014’te büyük göl kurudu. Günümüzde ise sadece yağmur sonrası sarkıtlardan damlayan su bulunuyor. Buna rağmen mağara ziyaretçi çekmeye devam ediyor” dedi.

1930’larda İnsuyu’nda ‘Burdur Sırtlanı’ Efsanesi

Koçibay, mağaranın keşif sürecini anlatarak, “1931-1935 yıllarında Mustafa Koçay ve arkadaşları mağaraya girdiler. İçeride buldukları hayvan kemikleri, 1714’te Burdur’a gelen Fransız gezgin Paul Lucas’ın bahsettiği ve halk arasında ‘Burdur Sırtlanı’ diye anılan efsanevi canavarın avladığı hayvanlara ait olduğuna inanıldı” dedi.

Mağara Artık Fosil Halinde

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nden Doç. Dr. Kadir Tuncer ise, mağaranın toplam uzunluğunun 8 bin 100 metre olduğunu teyit ederek, “2006’dan sonra mağara suyunu hızla kaybetti. 2011’de turizme açılmayan 9 gölde de su varken, şimdi sadece damlayan yağmur suları var. İnsuyu, son 20 yılda fosil mağara haline geldi. Bu da bölgedeki su kaynaklarının hızla tükendiğini gösteriyor” dedi.

Tuncer, “Eskiden mağaranın girişinde saniyede 50 litre su akıyordu. Ancak aşırı su kullanımı, sondajlar ve iklim değişikliği mağaranın su kaynaklarını yok etti. Bu şekilde devam ederse tarım ve içme suyu sorunu artacak” uyarısında bulundu.

Ziyaretçiler Mağaranın Eskisi Gibi Olmasını Umuyor

Yıllar sonra mağarayı ziyaret eden Mikail Yılmaz, “1978’de geldiğimde burası cennet gibiydi. Sular her yerden akıyordu, sarkıtlar dikitler büyüleyiciydi. Şimdi ise sular çekilmiş, sarkıtlar dökülmüş. Umarım tekrar suyuna kavuşur ve eski ihtişamına döner” diye gözlemlerini paylaştı.

Kaynak: İHA