Aksu, TMMOB olarak kamu varlıklarını ve yok olma tehdidi altındaki yaşam alanlarını savunmaya devam edeceklerini belirterek, uzun yıllardır tarihi, kültürel ve doğal çevrenin sermayeye tahsis edildiğini ifade etti.
“SERMAYEYE YATIRIM VE RANT ALANI YARATILACAK”
Geçmişte uygulanan imar aflarının yol açtığı felaketlere rağmen benzer uygulamalardan vazgeçilmediğini belirten Aksu, 2018 yılında yürürlüğe giren “İmar Barışı” düzenlemesiyle kıyılar, tarım alanları, ormanlar ve sit alanlarının kaçak yapılaşmaya açıldığını hatırlattı. TBMM Genel Kurulu'na sunulan 215 sıra, 3159 esas numaralı torba yasa teklifinin; tabiat varlıkları, koruma alanları, ormanlar, kıyılar, milli parklar, doğal sitler, meralar ve yaylaları yatırım ve rant alanı haline getirecek nitelikte olduğunu belirtti.
“ÇEVRESEL DENETİM DEVRE DIŞI KALACAK”
Yasa teklifinin, madencilik ve enerji projelerinde çevresel etki değerlendirme süreçlerini ortadan kaldırarak yatırımcıların ruhsat ve izin süreçlerini kolaylaştırmayı amaçladığını kaydeden Aksu, “Bu düzenlemeler çevresel etkileri en aza indirmek yerine denetimi ortadan kaldırıyor” dedi.
Aksu, teklifin genel çerçevede değerlendirildiğinde büyük ölçekli projelerin önünü açarak çevre tahribatına zemin hazırladığını söyledi. Ayrıca, teklifin Kültür ve Turizm Bakanlığı'na arkeolojik alanların üzerini kapatma ve firma lehine ödeme yapma yetkisi verdiğini, bunun da Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle çeliştiğini dile getirdi.
“ÇED SÜRECİ KISITLANIYOR, KAMU DENETİMİ DEVRE DIŞI KALIYOR”
Teklifin, projelerin çevresel etkilerinin denetlenmesini değil, yalnızca gerçekleşme sürecinin takip edilmesini öngördüğünü ifade eden Aksu, şöyle konuştu:
“Çevreye büyük ölçüde zarar verebilecek projelerde inceleme ve denetim süreçleri yatırımcılar açısından engel olarak görülmekte. Bu nedenle denetimlerin hızlandırılması, ilgili kamu kurumlarının yetkilerinin sınırlandırılması ve sürecin merkezi idareye, hatta doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na devredilmesi istenmektedir.”
Aksu, teklifin Maden Kanunu ile bağlantılı düzenlemeler yoluyla daha önce kamusal ve hukuki denetime takılan birçok projenin önünü açmayı hedeflediğini belirtti.
“TÜM ÇEVRE VE KORUMA ALANLARI RİSK ALTINDA”
Mimarlar Odası Adana Şube Başkanı Canan Aksu, kamuoyuna şu çağrıyı yaptı:
“Demokrasi, hukuk, çevre ve kültür karşıtı bu düzenlemeler ivedilikle durdurulmalıdır. Doğal sit alanlarını ve çevreyi yapılaşmaya açan uygulamalardan vazgeçilmeli; bilimsel ve katılımcı süreçlerle alınan planlama kararları hayata geçirilmelidir. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalardaki çevre hassasiyetleri dikkate alınmalı ve torba yasa teklifi TBMM tarafından reddedilmelidir.”
“MİMARLIK, SADECE YAPI İNŞA ETME SANATI DEĞİLDİR”
Canan Aksu, açıklamasının sonunda mimarlığın yalnızca yapı tasarlama değil; nitelikli, sağlıklı ve güvenli yaşam alanlarının oluşturulmasına katkı sunma sorumluluğu taşıyan bir meslek olduğunu vurguladı. “Toplum hizmetinde mimarlık” anlayışını esas aldıklarını belirten Aksu, duyarlı tüm kesimleri ve karar vericileri bu tehlikeli düzenlemeye karşı harekete geçmeye çağırdı.




