İsrail’in son dönemde Gazze, İran, Lübnan ve Suriye’ye yönelik saldırıları uluslararası kamuoyunun gündeminde yer alırken, bu saldırıların yalnızca taktiksel değil, aynı zamanda stratejik bir güvenlik planının parçası olduğu yorumları yapılıyor. Uzmanlar, özellikle İsrail’in Suriye’deki Dürzi nüfusa yönelik operasyonlarının, kuzey sınırlarında yeni bir güvenlik mimarisi inşa etme çabasının göstergesi olduğunu vurguluyor.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Berat Akıncı, İhlas Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, İsrail’in Arz-ı Mevud ideali doğrultusunda politikalarını adım adım hayata geçirdiğini ifade etti.
"İsrail, politikalarını yavaş ama etkili realize ediyor"
İsrail’in yayılmacı hedeflerinden vazgeçmeyeceğini söyleyen Doç. Dr. Akıncı, şu değerlendirmede bulundu:
"İsrail, Yahudi inancına göre Arz-ı mevud yani vadedilmiş toprakları alıncaya kadar bu yayılmacı politikalarına devam edecek gibi gözüküyor. İsrail'in saldırdığı ülkelere bakınca yayılmacı politikasını realize etme noktasında çok ciddi etki ve tepkiler ortaya koymuş oldu. İsrail'in bölgeye yönelik politikalarına bakıldığında yavaş yavaş ama kararlı bir şekilde bunu realize ettiğini görüyoruz. Bunu yaparken de bölge ülkelerin ulus devlet kimliğini ve üniter yapılarını bozarak, bu ülkelerin birleştirici unsurlarını, toplumun kritik yapılarını çözümleyerek yaptığını görüyoruz. Bunun son örneğini Suriye'de geçtiğimiz haftalarda görmüş olduk."

"İsrail bize uzak bir düşman değil, yakın bir düşman"
İsrail’in nihai hedefinin Türkiye olduğunu savunan Akıncı, vadedilmiş topraklar arasında Türkiye’nin de yer aldığını hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:
"İsrail, vadedilmiş topraklarını realize edecekse bunda en son varacağı nokta Türkiye. Türkiye'de de 20 ilimiz maalesef onların vadedilmiş toprakları içerisinde gözüküyor. Cumhurbaşkanımızın aslında açıkladığı gibi İsrail aslında bize uzak bir düşman değil, yakın bir düşman. Türkiye burada bölgeye yönelik politikalarını çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Türkiye, İsrail'in bölgeye yönelik yayılmacı politikalarını engelleyecek bir dizi hareketler aslında yapıyor ve yapmaya devam edecek. Türkiye, her zaman bunu bütün dünyada, uluslararası arenada açıklıyor."
"Bölge ülkelerinin hak ve hukukuna riayet edilmeli"
İsrail’in Gazze, Lübnan ve Suriye’de uluslararası hukuku ihlal ettiğini belirten Doç. Dr. Berat Akıncı, Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı ülkelerin de bu süreçte sorumluluğu olduğunu söyledi:
"İsrail, bölgeye yönelik yayılmacı politikalarının sonucunda başta Gazze, Lübnan ve Suriye olmak üzere uluslararası hukuku, insan hakları hukuku ve yaşama hakkını göz ardı etti. Burada İsrail ve başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Batı ülkeleri, İsrail'in güvenliğini sağlamak istiyorsa burada bölge ülkeleriyle iyi geçinmek zorunda. Bölge ülkelerinin hak ve hukukuna riayet etmek zorundalar. İsrail ya bir an önce bu yayılmacı politikasına son verecek ya da kısa veya uzun vadede bölgeye yaşatmış olduklarını zulmün karşı cevabını alacaktır."
"Türkiye bölgede terör faaliyeti görmek istemiyor"
PKK’nın silah bırakma süreci ve bölgesel güvenlik konularına da değinen Akıncı, Türkiye’nin terörsüz bir Ortadoğu hedeflediğini belirtti:
"Artık Türkiye ve bölge ülkeleri de Orta Doğu'da yaşanan gelişmelerden oldukça yoruldu. Halklar yoruldu, çok sayıda şehidimiz oldu. Bölgenin topyekun kalkınmaya, huzura ve gelişmeye ihtiyacı var. Son gelişmeleri sadece Türkiye üzerinden okumamak gerekiyor. PKK ve türevleri başka ülkelerin topraklarını kullanıp ülkemize saldırıyordu. Türkiye'nin PKK'ya yönelik silah bıraktırma politikaları aslında İsrail'in yayılmacı politikalarına da panzehir olabilecek bir politika. Türkiye'nin buradaki temel tezi aslında çok net. Türkiye bölgede terör faaliyeti, İsrail'in yayılmacı politikalarını görmek istemiyor. Türkiye, Suriye ve Irak ile bölge ülkeleriyle karşılıklı kazan-kazan politikası ve refah anlayışını, bir refahın yükselişini görmek istiyor."




