Peki, bir şehri küresel bir gastronomi merkezi yapan nedir? Gaziantep mutfağını kebap ve baklavanın çok ötesine taşıyan, yüzlerce yıllık tarih, zengin bir coğrafya ve nesilden nesile aktarılan bir tutkunun hikayesi.
Tarihin Tencerede Kaynadığı Mutfak: İpek Yolu'nun Mirası
Gaziantep mutfağının zenginliğinin temelinde, şehrin tarihi İpek Yolu üzerinde yer alması yatıyor. Binlerce yıl boyunca farklı medeniyetlerin geçiş güzergahı olan kent, Mezopotamya, Pers, Arap ve Osmanlı mutfak geleneklerinin bir sentezini oluşturmuş durumda. Bu etkileşim, şehirde 500'den fazla özgün yemek çeşidinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Gaziantep Gastronomi ve Turizm Derneği (GASTURDER) yetkilileri, bu durumu, "Antep mutfağı, bir medeniyetler mozaiğidir. Burada kullanılan baharatlar Doğu'dan, zeytinyağı Ege'den, buğday ve yoğurt ise Mezopotamya kültüründen gelir. Bu, bizim en büyük zenginliğimizdir" sözleriyle açıklıyor.
Sadece Lezzet Değil, Bir Yaşam Biçimi
UNESCO'nun Gaziantep'e bu unvanı vermesinin tek nedeni yemeklerin lezzeti değil. Kararın arkasında, tarladan sofraya uzanan bütün bir mutfak kültürü yatıyor. Bu kültür, bölgeye özgü Antep fıstığı, Nizip zeytini, İslahiye biberi gibi coğrafi işaretli ürünlerin yetiştirilmesiyle başlıyor.
Ayrıca, "kışlık hazırlıkları" olarak bilinen ve ailelerin bir araya gelerek salça, turşu ve kurutmalık yaptığı sosyal gelenekler de bu kültürün bir parçası. Bayramlarda imece usulüyle hazırlanan "yuvalama" çorbası gibi yemekler, gastronominin şehirdeki birleştirici rolünü gözler önüne seriyor.
UNESCO Sonrası Markalaşma ve 'Gastro-Turizm'
Bu prestijli unvan, Gaziantep için küresel bir markalaşma hamlesi oldu. Şehir, UNESCO tescilinin ardından, sadece yemek yemek için seyahat eden "gastro-turist" olarak adlandırılan yeni bir ziyaretçi kitlesinin de ilgi odağı haline geldi. Bu durum, şehir ekonomisine de büyük bir canlılık getirdi.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, sürecin önemini sık sık, "Bu unvan, sadece mutfağımızı değil, şehrimizin tamamını dünyaya tanıttı. Çiftçimizden esnafımıza, şeflerimizden otellerimize kadar herkes için yeni bir ekonomik kapı açtı" diyerek vurguluyor. Şehirde açılan yeni nesil restoranlar, kurulan gastronomi müzeleri ve düzenlenen uluslararası yemek festivalleri, bu unvanın bir başarı hikayesine dönüştüğünü gösteriyor.





