İklimi uzun dönemli sıcaklık, yağış ve buharlaşma ortalamalarıyla değerlendirmek gerektiğini ifade eden Ataş, bu verilerdeki ani değişimlerin "anomali" olarak tanımlandığını ve bu anomalilerin iklim değişikliğinin net göstergeleri olduğunu vurguladı. Ataş, “Güneş patlamaları, volkanik faaliyetler ve okyanus akıntıları gibi doğal etkenler elbette iklim üzerinde etkili. Ancak bugün karşı karşıya olduğumuz hızlı değişimin temel nedeni insan kaynaklı faaliyetlerdir” dedi.

Paris Anlaşması’nın önemi ve Türkiye’nin hedefi

İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında hayata geçirilen Paris İklim Anlaşması’nın önemine de değinen Ataş, anlaşmaya imza atan 197 ülkenin, küresel sıcaklık artışını 2 dereceyle sınırlamak, ideal olarak da 1,5 derecenin altında tutmak için ortak hareket ettiğini hatırlattı. Türkiye’nin 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefi koyduğunu belirten Ataş, yeşil büyüme ve sürdürülebilir kalkınma adımlarının bu süreçte belirleyici olduğunu söyledi.

Adana’nın Ortasında Şok Görüntü! Sarıçam Deresi Moloz Dağına Döndü
Adana’nın Ortasında Şok Görüntü! Sarıçam Deresi Moloz Dağına Döndü
İçeriği Görüntüle

“Türkiye su stresi yaşıyor, gelecekte su fakiri olabiliriz”

Türkiye’nin dört mevsimin yaşandığı özel bir coğrafyada bulunduğunu ancak mevsim geçişlerinin belirgin şekilde bozulduğunu dile getiren Ataş, özellikle kış aylarında kar yağışının ciddi oranda azaldığına dikkat çekti. Bunun hem yer altı hem de yüzey sularında azalmaya yol açtığını belirten Ataş, “Ülkemiz halihazırda kişi başına düşen yıllık bin 500 metreküp su ile su stresi yaşayan bir ülke. 2050 yılında nüfusun 100 milyona ulaşması halinde bu miktarın bin metreküpün altına inmesi bekleniyor. Bu da bizi su fakiri ülkeler kategorisine sokacak” ifadelerini kullandı.

Tarımda dönüşüm ve bireysel bilinç şart

Türkiye’de toplam su kullanımının yüzde 70’inin tarımda gerçekleştiğini belirten Dr. Ataş, verimsiz sulama yöntemlerinin terk edilmesi gerektiğini söyledi: “Vahşi sulama yerine damla veya basınçlı sulama sistemlerine geçilmeli. Ayrıca daha az su tüketen bitkiler tercih edilmeli.” Bireysel farkındalığın da kritik olduğunu vurgulayan Ataş, “Çocuklara küçük yaştan itibaren iklim değişikliği, su tasarrufu ve çevre bilinci aşılanmalı. Bu konular okul müfredatlarına entegre edilmeli” dedi.

Yağmur suyu geri kazanımı yaygınlaştırılmalı

Ev ve iş yerlerinde yağmur suyunun toplanıp yeniden kullanımının teşvik edilmesi gerektiğini ifade eden Ataş, bu tür bireysel uygulamaların toplumsal ölçekte büyük fark yaratabileceğini belirtti. Ataş, son olarak şunları kaydetti:

“Küresel iklim krizine karşı hazırlıklı olmamız gerekiyor. Aksi halde yalnızca çevresel değil, ekonomik olarak da ciddi kayıplarla karşılaşabiliriz. Suyumuzu korumak, sürdürülebilir politikalarla bugünü ve geleceği güvence altına almak hepimizin sorumluluğu.”

Kaynak: İHA