Halk Eğitimi Merkezi’nde 16 kursiyeriyle çalışmalarını sürdüren Öngün, kadınlara ekonomik güçlenmeleri için kurslara katılmaları çağrısında bulunuyor. 27 yıllık evli ve 2 çocuk annesi olan Öngün, çocuklarını büyüttükten sonra kendini geliştirmek ve üretmek için el sanatlarına yöneldiğini belirtiyor. “Evde oturmayın, deriye dokunun” diyen Öngün, bugün yüzlerce kadını da bu sanatla tanıştırdığını ifade ediyor.
“Derinin ruhunu hissediyor”
Deniz Öngün, dericiliğin sabır ve zanaat gerektiren bir iş olduğunu vurguluyor. Dağlama (yakma), boyama, vurma, gölgelendirme ve renklendirme teknikleriyle ürünler hazırlayan Öngün, özellikle sığır derisi ve bitkisel tabaklanmış vaketa deri kullanıyor. “Deriye dokunduğumda huzur hissediyorum. Doğaya ve geçmişe dokunuyormuşum gibi. Bu his bana güç veriyor” diyerek sanatına olan bağlılığını ifade ediyor.
“Geleneksel motifler, modern dokunuşlar”
Tasarımında geleneksel Türk motiflerini çağdaş formlarla birleştiren Öngün, kemer, cüzdan, çanta ve dekoratif ev aksesuarları gibi ürünler tasarlıyor. Her bir parçayı özel bir hikâye olarak nitelendiren usta, derinin yumuşaklığı veya sertliğine göre model ve desen seçimi yapıyor.
“Bu sanatın ruhu var”
Öğrencilerine sadece teknik bilgi vermekle kalmayıp, dericiliğin ruhunu da aşılamaya çalıştığını belirten Öngün, kültürel mirasın yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması konusunda kendini sorumlu hissediyor. “Bu sadece bir üretim süreci değil. Gelenekleri, sabrı ve estetik anlayışı da beraberinde taşıyor. Ben de bu ruhu kursiyerlerime yansıtmaya çalışıyorum” dedi.
“Pes Etmeyin, Var Olun”
Ürünlerini Eğirdir Belediyesi teşhir alanlarında, sergi ve fuarlarda sergileyen Öngün, internet üzerinden de satış yapıyor. Böylece hem yerel hem de ulusal ölçekte tanıtım ve gelir elde etme imkânı buluyor. Öngün, bir ürünün yaklaşık bir hafta içinde hazırlandığını ifade ediyor.





