ATÜ’nün bu adımı, üniversite düzeyinde dünyada ilk kez uygulanan model olmasıyla dikkat çekiyor. Çalışma kapsamında kampüs genelindeki su kullanımı analiz edilerek sürdürülebilir planlamalar oluşturuldu.
Belgelendirme sürecinde üniversitenin yıllık toplam yüzey suyu kullanımı 46 bin 659 metreküp, kirlilik seyreltme ihtiyacı ise 41 bin 993 metreküp olarak hesaplandı. Buna göre kişi başına düşen yıllık su ayak izi 7,05 metreküp olarak belirlendi. Mavi ve gri suya ilişkin envanterler çıkarılırken, tüketim alışkanlıkları incelendi, geri kazanım projeleri ile uzun vadeli tasarruf stratejileri hazırlandı. Çalışmanın ulusal ölçekte diğer kurumlara da örnek olması bekleniyor.
“Önce envanter çıkarttık”
ATÜ Sürdürülebilir Kampüs Koordinatörü Doç. Dr. Tuğçe Demirdelen, sürece ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Bu sene itibarıyla sadece karbonun değil, suyun da önemini belirtmek için dünyada ilk kez gerçekleştirilen bir çalışmaya imza attık. Su ayak iziyle ilgili ilk başta envanter çıkarttık. Bunların raporlamalarını yaptık; bunlar mavi su, gri su ve yeşil suyu içeriyordu. Üniversitemizde yeşil su ile alakalı çalışmalar olmadığı için mavi ve gri suyun envanterini oluşturduk. Daha sonra da bunu belgelendirdik.”
Belgelendirmenin ardından birçok kamu kurumu ve üniversitenin kendilerinden görüş aldığını belirten Doç. Dr. Demirdelen şöyle devam etti:
“Mavi su olarak kullandığımız şebeke suyunun gri su olarak yani evsel atık su olarak çıktığı, bu atık suyun tekrar geri değerlendirilmediği, çeşitli analizlerin yapılmadığı, analizler yapılarak ne kadar tasarruf sağlayacağımız ve kampüsümüzün ileride ne kadarlık bir su ayak izi azaltım faaliyetleriyle ilgili stratejik plan ortaya çıkarttık. Bu çalışmayı dünyada ilk kez kamu kurumu olarak biz yapınca çeşitli devlet üniversitelerinden, belediyelerden bize başvurular geldi. Onlar da nasıl bu su ayak izini alacaklarıyla ilgili bizden dönüş bekliyor.”
“5-10 sene sonra Adana’da su sıkıntısı çekmeye başlayacağız”
Doç. Dr. Demirdelen, özellikle yerel yönetimlerin yeşil su kaynaklarını değerlendirmesi gerektiğini vurgularken şu açıklamayı yaptı:
“Yeşil su, yani yağmur sularının yeniden elde edilip kullanılmasını belediyelere artık aşılamamız gerekiyor. Belediyeler yağmur suyuyla ilgili çalışmalar yapıp, su ayak izini azaltmalılar. Gri suyla ilgili olarak da normalde evsel veya endüstriyel çıkan sularımızı tekrar dönüştürüp, arıtma tesisleriyle kazandırmalıyız. Mavi su, yani kuyu ve şebeke suyumuzu ne kadar az kullanırsak su ayak izimizi o kadar azaltmış oluruz. Eskiden Adana’da 5-8 metreden çıkan su, artık 25-30 metrelerden çıkıyor. Demek ki en iyi ihtimalle 5-10 sene sonra Adana’da su sıkıntısı çekmeye başlayacağız. Mavi suyu, sadece kullanmakla değil, gri suyu tekrar dönüştürerek, yeşil suyu da kullanarak mavi suyu ne kadar azaltırsak o kadar yer altı ve doğal kaynaklarımızı korumuş olacağımızı belirledik.”




