Bakma gökyüzüne, bakma maziye, bakma bahara kırık kurşun kıskançlık havanda su dövmekten başka bir şey yapmaz. Eyvallah yaşanan zamana, anılara. Eyvallah yüzümüze düşen üç beş yağmur damlasına, yoksun artık, hiç var olmadın belki de, hiç!

Aşkı yastık yapıp acemice öpmüştük ya alnından, soğuk kış gecelerinde kalbimize bir yangın gibi çöken ayrılık düşüncesi, düşünce olmaktan çıktı, eyvallah! En güvendiği yerden kırılır mı insan? Yılkı gibi yıkıldı kimsesizliğim bağrımın tam ortasındaki ovalarıma, neredesin Hızır Baba? Masal mısın yani?

Tansiyonu tavan yaptı kalemimden damlayan kelimelerin, sözcükler siyah beyaz. Yudum yudum içtim hüznü sayende, eyvallah.

Durma mehtabımda, durma takıntılı kasıntı odalarımda.

Durma! “Kalbinin sesini duymak istemiyorsan gürültü yap, sağır olsun düşlerin.” Yak bir sigara, yansın ellerine düşen beyaz saflığım. Yak gitsin sana koşmak için çıldıran yüreğim. Sen benim diğer yarım… Her şeyine eyvallah.

Saatini kurdum ömrümün enkazında huzursuz kuşları göndereceğim kapına. Gece çalacak kapını, içeri dalacak karanlıklar kuşlardan önce. İntihar etti her iyi niyetim, nefretle duaya açıldı iri ellerim.

Biliyordum, farkındaydım gidecektin bir gün, apansız. Sağır olan düşlerinin ne faydası vardı ruhumuza. Ayin yapan gece mavisi ve kayan milyonlarca yıldız senin eserin, eyvallah.

Dokunsan yanacağım, güçlü değilim. Güçlüymüş gibi görünüyorum ama değilim… Dokunsan hüngür hüngür ağlayacağım. Dokunsan nehir nehir yanacağım.

Arsız sonbaharlar biriktirdim ceplerimde

Kör düşlerimden ölüm fışkırır benim

Ruhumu yağmurlara bağışladım

Nasırlı karanfil ellerin açmaz artık

Dokunsan yanacağım

Cihana sataşacağım

Kaçmadım hiç aşktan!

Dokunsan ağlayacağım!

Ağaçların gözlerine bakarak durulandım

Gözlerimde yanan yüreğini saçlarımla kuruladım

Solgun duygularımda uçan kırmızı kuşlar

Esrikliğe benzeyen ateş busesi

Ve derin gecelerin engin göğü altında

Sana susan sokaklar yaratacağım!

Dokunsan yanacağım

Fırat gibi taşacağım!

Geçmişe savurduğun küllerimle karalandım

Aşktan kaçılır mı hiç?

Tahmin edemedin değil mi?

Ben düşündüğün, düştüğün yerdeyim! Kırgınlığının kokusu parçalıyor bu koca şehri, her sokakta göreceksin beni her köşe başında. Her gözyaşının ayak sesinde düşeceğim yanaklarından avuçlarına.

Kim kazandı veya kim kaybetti kuşları?