Barut, uluslararası sözleşmeler, yasalar ve koruma kurulları kararıyla korunan doğal alanlar ile milli parkların statüsünü değiştirmeye, bu alanları yapılaşmaya açmaya ve şirketlere imtiyaz sağlamaya yönelik adımlara geçit vermeyeceklerini vurguladı.

“Trafik Güvenliği Değil, Gelir Tuzağı!” Orhan Sümer’den Çarpıcı Trafik Cezası Uyarısı
“Trafik Güvenliği Değil, Gelir Tuzağı!” Orhan Sümer’den Çarpıcı Trafik Cezası Uyarısı
İçeriği Görüntüle

Türkiye’nin 2018 yılında “tek adam yönetimi”yle tanıştığını hatırlatan Barut, “Partili Cumhurbaşkanı olarak iktidarda bulunan tek adam yönetimi, şimdi milli parkları ve doğal koruma alanlarını hedefe koydu. Gözlerini rant ve talan hırsı bürüyenler, koruma altındaki alanları yapılaşmaya açıp sermayeye imtiyaz sağlama derdinde olsalar da, yaşamı savunan bizler doğamız, çevremiz ve geleceğimiz için mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.

“Koruma kaldırılıyor, yetki sadece Saray’a veriliyor”

TBMM Başkanlığı’na sunulan “Milli Parklar Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” hakkında değerlendirmelerde bulunan Barut, teklifin en dikkat çekici yönünün, şirketlere sağlanan avantajlar ile uluslararası sözleşmeler, koruma kurulları ve yasalarla korunan alanlarda yapılaşma izni verilmesi olduğunu söyledi.

Barut, denetim ve gözetim yetkisinin tamamen iktidara bırakıldığını, süreçlerin Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yürütülmesinin planlandığını belirtti.

“Gerekçe kamu yararı değil, talan ve rant”

Teklifin içeriğindeki risklere dikkat çeken Barut, şu ifadeleri kullandı:
“Sunulan teklif için ‘Ekolojik dengeyi azami ölçüde koruyacağız’ diyorlar. Oysa teklifle milli parklarda turistik amaçlı bina ve tesis kurulmasına bakanlık görüşüyle izin verilmesi hedeflenirken, 49 yıllığına tahsis de sağlanıyor. Turizmle ilgili teklife göre de koruma alanlarında 49 yıl boyunca faaliyet gösterenlerin başarı bulunmasıyla bu süre 99 yıla kadar uzatılabilecek. Burada nerede kamu yararı? Torba teklifle milli parklar ile bunlar dışındaki korunan alanlara enerji iletim hattı, ulaşım, altyapı tesisleri yapılmasının önü açılıyor. Gerekçe olarak da kamu yararı gösteriliyor. Kamu yararı gerekçesiyle zeytinlikleri hedef alanların, ormanlarımızı, sularımızı, tarım topraklarını, meraları, madenlerimizi talana açanların niyetini gayet iyi biliyoruz.

Madem kamu yararı gözetiliyor, öyleyse milli parklar içindeki tesislerin işlettirilmesi yetkisi niye genişletiliyor? Kamuya ait alanlar neden özel şirketlere devredilmek isteniyor? Çünkü burada amaç kamu yararı değil rant ve talandır. Böyle olmasa Doğa Koruma Genel Müdürlüğüne döner sermayeli işletme kurma ve Cumhurbaşkanına sermayeyi beş katına çıkarma yetkisi verilmezdi, mali açıdan denetim ise Saray'a bırakılmazdı.

Koruma kurulları, bakanlık denetimi ve uluslararası sözleşmelerle korunan doğa, milli park ve tarihi alanların denetimi de Cumhurbaşkanı kararına göre ayarlanıyor. Bunlar kamu yararı gözetse tarihi, milli ve doğa koruma alanlarıyla ilgili yetki sadece Saray’a bağlanmazdı. Bu tarihi yanlıştan dönülmesi için biz mücadelemizi sürdüreceğiz.”

Kaynak: BÜLTEN