Romanya, Yunanistan, Macaristan, Ukrayna ve Arjantin'den sonra sıra Türkiye'de mi ?

Üretim arttı, ihracat arttı, piyasa sıkışıyor, düzlüğe çıkıyoruz. Merkez Bankası Başkanı ile heryıl yollar ayrılır, ekonomik program değişirse istikrar olur mu ? İhracat arttıda, ithalat durdu mu ? İthalat daha çok arttı, borç büyüdü..

Bahçede güller açmaz, kuşlar eskisi gibi ötmez oldu. Nüfus hızlı bir şekilde artarken, istihdam aynı oranda artmadı. Yaklaşık 10 milyon göçmenin de ülkemizde barınması sorun yarattı. Bunlara birde 2023 yılında SGK'lı çalışan sayısının 983 bin kişi azalırken, emekli olan sayısının 2 milyon 100 bin kişi artması, sosyal güvenlik sisteminin dengesini bozdu.

Tablo karardı, umutlar tükeniyor. Türkiye'de Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulamada gecikmesi, ülkeye olan güveni azaltınca yurt dışından sermaye akımı azaldı. Sonuçta ekonomik istikrar bozuldu. IMF kapıda bekliyor. IMF borçları çevirmemiz için borç kredi vermesi,  çalışanların yaşama koşullarına karışması demektir. Vergi kayıp ve kaçağından, kayıt dışından mücadele etmek demektir. Borçlu ülkenin ödemeler dengesini mali Piyasaları dizayn etmek istemesi demektir. Çok zaruri durumlarda paranın değerini düşürmek (devalüasyon) yapması, halkına daha da yoksullaşması demektir. Halkın alım gücünün daha da düşmesi, fiyatların artması demektir.

Bu organizasyon kemer sıkmanın en üst noktası olup, devlet harcamalını dizayn eder. IMF'yi önlemenin yolu başka yollardan borç bulmaktır ki, bu artık çok zor görülüyor...