Eşitsiz bir dünyada yaşıyoruz. Ülkeler arasındaki farklardan tutunda, insanlar arasındaki farklar göz yaşartıyor..

 Ekranlardan yapılan ihracatın arttığı seslendiriyor. Üretim arttığından söz ediliyor. Doğrudur.. Göz ardı edilen ise ithalatın daha çok artması, nüfusun artmış olması ile artan üretimin yetersiz kalmasıdır. Bunları yurttaş görmeli, Ali'ler utanmalıdır.

 Zengin ülkelerin insanları daha sağlıklı, daha uzun ömürlü ve daha eğitimli oluyor. Keyfi biçimde evleri basılmıyor. Zengin ülkelerin insanı çukurların olmadığı yollarda araçlarını kullanıp memleketlerine, ailesine gidebiliyor, tatil yapabiliyor. Yoksul bırakılmış Ülkede insanlar ancak hayal kurabiliyor. Ve onlara bu dünya da değil, öteki dünya da mutluluk vaat ediliyor. 

 Acı reçetenin kullanılacağı günlere doğru gidiyoruz. 20 yıldır umut satanlar ile beni seçin kavgasıyla birbirini yiyenleri izlemekten vatandaş bıktı.  Tam bu noktada bağımsız aday Aşkın Tangiz ile konuşuyoruz. Siyasetçiler yapamayacağı şeyleri vaatlerinden bakanlar ile gençler acil bir şekilde bize ilgi duyuyorlar. Siyasetçiler para verip televizyon ekranlarına çıkmak için yarıştığı bu günlerde, gençler ve bıkkınlık duyanlar haber saatinde televizyonu kapatıyor..

Sürekli büyümeyi sağlayan İngiltere, Japonya ve Çin'e Güney Kore'yi de ekleyebilirim. Bu ülkeler teknolojilerini yenileyip satış yaparak döviz girdisi sağlarken; Türkiye döviz açığı veriyor. Bu sürecin nasıl iyi işleyeceğini belirleyen ise siyasal kurumlardır. Ülkeyi terk edip giden "beyin göçü" 2 milyona ulaştı. Bu yol yanlıştır. Ülkenin bu gençlere ihtiyacı var. Bu sürecin iyileşmesi için partilerden  uzaklaşmak yerine onlar üzerinde güç oluşturup, oy kullanın.. Kendi çıkarı peşinde koşanı bırakın, vatandaşı düşünene oy verin. İthalatı durduracak, lüks mallara kullanımını caydıracak projesi olanlara oy verin. Ülkeyi ve ya belediyeyi borçlandıracak, döviz borcu alacak yanlış projelerden uzak durun...

      X.     X.     X

Ben ayrılık istemedim, sebep olanlar utansın

Hazan değdi yaprağıma, mevsim dursun güz utansın

Çürümüş yaprak gibiyim, güz değil bahar utansın

Çatlamış toprak gibiyim, ırmaklar çaylar utansın

Musa Eroğlu