Barut, 1924 yılında Ulu Önder Atatürk öncülüğünde “Tohum Islah ve Pamuk Üretme İstasyonu” adıyla kurulan enstitünün Adana, Mersin, Osmaniye, Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Kilis ve Adıyaman illerinde ülke tarımı ve hayvancılığı için kritik çalışmalar yürüttüğünü vurguladı.
Barut, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün kullanımındaki mülkiyeti hazineye ait, Tarım ve Orman Bakanlığı’na tahsisli 4 bin 172 dekar alan eğer söz konusu vakfa tahsis edilirse hem 101 yıllık enstitümüz kapanır, hem de ülke tarımı ve hayvancılığına telafisi mümkün olmayan çok büyük darbe vurulur. Ülke tarımı ve hayvancılığını sıfırlama girişimine dur denilmeli, bu tarihi yanlıştan derhal dönülmelidir.”
“Adeta araziler yağmalandı”
Barut, enstitü arazilerinin yıllar içinde AKP iktidarı döneminde adeta yağmalandığını söyledi. 2002’de 10 bin 160 dekar alanda faaliyet gösteren enstitünün arazilerinden 1244 dekarı 2003’te satılırken, 4 bin 366 dekarı 29 yıllığına özel bir firmaya kiralandı. 2018’de bu firma konkordato ilan edince, araziler başka bir özel firmaya devredildi. 2025 itibarıyla enstitünün kullanımındaki alan 4 bin 550 dekara kadar düştü.
“Kalan son araziler de gidecek, enstitü kapanacak”
Barut, kalan arazilerin Sıfır Atık Vakfı’na devredilmek istendiğini belirterek, şunları ifade etti:
“Bu alanların vakfa tahsisi durumunda sadece bölge değil, tüm ülke tarımı ve hayvancılığı büyük darbe alacak, enstitümüz de kapanacaktır.”
101 yıllık enstitünün katkıları saymakla bitmiyor
Barut, enstitünün 115 bitki çeşidi geliştirdiğini ve bunların ülke ekonomisine yıllık milyarlarca lira katkı sağladığını hatırlattı. Ayrıca büyükbaş hayvancılık araştırmaları kapsamında yüksek genetik kapasiteli boğalar geliştirilmiş, 1 milyon 500 bin doz sperma üreticilere ulaştırılmıştır. Türkiye’deki ilk ve tek ticari sığır embriyo üretim merkezi enstitü bünyesinde faaliyet göstermektedir.
Barut, sözlerini şöyle tamamladı:
“Sıfır Atık Vakfı tarafından talep edilen araziler, işte bu kritik çalışmaların sürdüğü alanlardır. Eğer kalan son araziler de tahsis edilirse hem 101 yıllık enstitü kapanacak, hem de ülke tarımı ve hayvancılığına telafisi mümkün olmayan darbe vurulacak. Gıda egemenliğimizi, tarımsal üretimimizi ve hayvancılığımızı sarsacak bu girişime derhal dur denmelidir.”
