Bahar aylarının yüzünü iyice sıcaklara çevirdiği bugünlerde herkes bir reçete peşinde. Kimisi stresi azaltma, kimisi zayıflama, kimisi meditasyon, kimisi terapi, kimi sağlıklı besinler, kimi egzersiz, kimi de önemli takviyeler gibi listeler oluşturuyor kendine. Ben size aklıma gelenleri söylüyorum. Sıcakların kendini iyice hissettirmesiyle birlikte bu listeler uzayıp gidiyor. Herkes de bir panik havası. Sanki ay sonu defileye çıkacakmışçasına stres ve baskı hissediyorlar üzerlerinde. Elbette yazın haliyle daha ince vücudumuzu daha çok ortaya çıkaran kıyafetler giyiyoruz. Bunu kabul ediyorum.  Ancak burada atladığınız nokta sizi sıkan, üzen stresten kurtulayım derken daha fazla stres altına alan kısıtlayıcı reçetelerden uzak durmak. Kendinize yapacağınız en büyük iyilik bu olur.

Her şeyden önce şunu düşünmelisiniz. İnsan bir işe bir egzersize ya da kafasında tasarladığı bir projeye başlarken bir zaman sonra nasıl başarılı olur? Nasıl istediği sonuca ulaşır? Ben size hemen cevap vereyim:  Mutlulukla o işi yaptığı zaman. Yaparken keyif ve haz aldığı zaman başarıya ulaşır. Keyifle, severek isteyerek yaparken başka hiçbir şey düşünmeyerek o işe koyulmuşsasınız başarısızlık gibi bir olasılığınız asla yok.   Hani o yüzden hep diyoruz ya sevdiğiniz bir hobiye başlayın. Sevdiğiniz sizi mutlu eden bir işiniz olsun . Sevdiğiniz insanlarla etrafınız çevrili olsun.  Bunlar insanın hayat kalitesini yükselten ve ömrünü de dolayısıyla uzatan faktörler. Bunları başardıysanız zaten mutluluk o hayatın içinde demektir.

Demek ki; reçetemiz ne egzersiz, ne takviye ne meditasyon ne de başka bir alan… Sizin tek reçeteniz mutlu olabilmek olmalı. Öncelikle güne gülümseyerek başlayın. Sevdiğiniz bir aktiviteyi hayatınıza alın. Dans, müzik, jimnastik… ve bunun gibi… Severek yaptığınız aktivitede göreceksiniz ki zaman su gibi akıyor ve sarf ettiğiniz efor sizi daha fit daha enerjik ve mutlu hissettiriyor.  Stresle başa çıkmayı öğrenin. Bir şeyi yaparken çok zorlanıyorsanız kısa kısa molalar verin. Sizi üzen yoran insanlardan uzaklaşın. Ve her ne olursa olsun anın tadını çıkarmaya bakın. Çünkü yaşadığınız olumlu veya olumsuz her ne varsa o ‘an’ da kalıyor ve gidiyor. Zaman çok çabuk akıp geçiyor. Daima önünüze bakın.  İşi işte, evi evde bırakın.  İki hayatı da birbirine asla taşımayın. Önemli maddelerden bir tanesi de yeterince uyumak. Altı ila sekiz saat arasında mutlaka uyuyun.  Ara sıra tabletleri telefonları hatta televizyonları kapatın. Dışarı çıkıp kısa kısa yürüyüşler yapın. Kendinizi kimseyle kıyaslayamayın. Herkesin yolculuğu farklıdır unutmayın.  Mükemmel olmayı hedeflemeyin. Bugün dünden daha iyi ne yapabilirimi düşünün.  Kendinizi iyi hissettirecek kitaplar okuyun, dünya sinemasını, romanları takip edin.

Sevdiğiniz insanlarla vakit geçirin. Ailenize vakit ayırın. Her zaman ileriye yönelik güzel planlarınız olsun. Asla kötü geçirdiğiniz bir günün ya da anın faturasını kendinize çıkartmayın. Unutmayın her şey ‘an’ da kalır.

Sağlıcakla kalın. Sevgiyle kalın.

Haftaya görüşmek üzere.