Biz küçükken, bir an evvel büyümek isterdik. Buna paralel de, büyüklerimiz, küçüklüklerine nostaljik kaçış arayışı içinde… bu sarmal, insanoğlu var olduğundan beri, yüzyıllardır bu şekilde süregelir.

Büyüdüğümüz de bu hayallin beyhude olduğunu görürüz. Hakikat, her yaşın ayrı bir güzelliğinin olmasıdır. Her insan, doğumundan itibaren başlayan bir ölüm süreciyle, hayatı farklı farklı boyutlarda test eder.

Bazen de zaman su gibi akar gider. Yaşanılanlar, yaşanılmışlıklar, yaşanılanla yanına kar kalır.  İnsan, yaşamış olduğu hayatları, ömründe bir bütünün parçaları olarak görmelidir. Yapmış olduğu şeyler iyi ve iyiliğe dönükse, ömrün bitip te yaşamın son bulduğunda, geride kalan tanıdıkların seni iyi olarak anacaktır. Şayet, yapmış oldukların, iyi değil de kötü ve kötülük üzerine bir bencilliğe sahipse de, seni anacaklar, kötü olarak tabir edecek ve hatta hiç anmamaya da çalışacaklardır.

Geçici olan bu dünyada, insan, şunu unutmamalı; Ne ekersen onu biçersin. Sev ki sevilesin. Her insan gibi, sen de aynı süreçten gelip geçeceksin. Küçüğünü sev, büyüğüne de saygıyı unutma.