Uzun yaşamanın sırrı artık çözüldü bana göre. Geçtiğimiz günlerde dünyanın yaşayan en yaşlı erkeğiyle bir röportaj yapılmış. Gazete ve dergilere bakıyorsanız mutlaka gözünüze çarpmıştır. Her zaman söylediklerimi tekrar etmiş sanki. Belki yaşamın bu zorlu maratonu içerisinde her şeyi kalem kalem uygulamak, özenli olmak, bu kadar kendine dikkat etmek zor olabilir ama inanın tam tersi şekilde yaşamak şöyle bir düşününce daha zor aslında. Peki nedir bu herkesin merak ettiği görünce dünyanın sekizinci harikasıymış gibi gözlerimizi dört açtığımız kurallar. Aslında madde madde yapılacak şeylerden bahsetmemiş. En kilit nokta her şeyi kararında yapmak. Ne demek bu? Yemeği, içmeyi, yürümeyi, vitaminleri, sağlıklı sağlıksız hayatımızdaki besinleri, işimizi, gücümüzü, yani kısaca günlük hayatımızda yaptığımız ve yediğimiz hiçbir şeyi abartmamak sadece yeterli seviyede bırakmak. Bunun yanı sıra, iş yaşamında sevdiğiniz işi yapmak, sevdiğiniz ve kaliteli insanlarla çevrenizi doldurmak, durmadan yeniliklere açık olmak, bunu daima değişin dönüşün anlamında söylemiyor elbette… Yeni şeyler öğrenin diyor. Kendiniz için bir spor yada bir hobi edinin ve buna kendinizi adayarak severek yapın diyor. Bu çok önemliymiş.  Fiziksel sağlığınız kadar ruhsal sağlığınızı da olumlu yönde etkileyen bu kaideler aslında hayatımızda hep olan ancak bizim neye dikkat edip etmeyeceğimizi bize söyleyen kurallar bütünü gibi sanki…

Özellikle sizi yormayan üzmeyen sevdiğiniz insanları hayatınızda bulundurun diyor. Peki genç kalmanın veya uzun bir ömürle yaşamanın sırrı sadece bu kadar mı? Tabi ki değil. Gün içinde o kadar strese, zor insana ve sizi yorup üzecek hatta zaman zaman sinirlendirecek kişilere ve olaylara maruz kalıyorsunuz ve bunu kolayca bertaraf etmek zor olabiliyor. Size katılıyorum. İşin dans ve dolayısıyla insan ilişkileri olunca en çok bu durumlara açık olan biri olarak şu tavsiyeyi sizlere verebilirim. : Her ne olursa olsun yaşadığınız durumun ya da ‘an’ın geçici olduğunu unutmayın.  Evet, o an belki size zor gelebilir, stres yaratabilir hatta tüm gününüzü bile olumsuz etkileye de bilir. Bunlar çok doğal şeyler. Önemli olan ise o can sıkıcı ya da istemediğinizi durumun bir ya da iki günü geçmemesi… Yolunuza devam etmeniz ve önünüze bakmanız gerektiğini asla unutmamanız. Ben öyle yapıyorum. Size de bunu canı gönülden tavsiye ederim.

Şöyle hayal edin. Önünüzde bir patika var. Çok dikenleri taşları ve ağaçları üzerinde çok ekşi meyveleri var. Siz buna değil o patikayı geçtikten sonra karşılaşacağınız bal gibi meyveler su gibi akan yollar, geniş ferah ve size kollarını açmış gökyüzünü düşüneceksiniz. İşte bu motivasyonla yolunuza devam edeceksiniz. Zaman zaman sağlıklı beslenemesek de, kötü durumlara ve insanlara maruz kalsak da bunu dengelemeyi bilmemiz gerekiyor. Hayatı ancak böyle sağlıklı yaşayabileceğimize inanıyorum. Hayatta yediğiniz en sağlıklı yiyeceğin de size bir süre sonra zehir olacağını unutmayın.  Onu da sevdiğiniz en sağlıksız yiyecek gibi dengeli yemeli ve içmelisiniz. Hayatımızın altın kuralları da bunlardan ibaret bana göre. Neyi fazla yaparsak bize zehir. Aslında bu kadar basit.

Sağlıcakla kalın. Haftaya görüşmek üzere…