“Bir milletin eğitim silahı kâğıttır. Kâğıtta dışa bağımlı olmak demek düşmandan cephane dilenmek demektir. Düşman, cephane verir mi düşman bildiğine? Verir mi sizce?

Tatlı yalanlar yılanlar gibidir; farkına vardığında anlarsın.

Acıdır gerçekler, acıtır üstelik…”

          Yazmazsam delireceğim. Girift ve şaşırtıcı bir şeytan üçgeni düşüncelerim. İnanamıyorum çağın her dalına düşen çapsız ve hissiz kurgularına. Her kaynağın başına edepsizliği şiar bilenler seçilerek getirilmiş. Yazmazsam delireceğim. Üç maymun rolünü yüzüme maske yapacak oyunculuk yeteneğim de karakterim de yok!

          Muhtaç bırakıp yardım etmek planlanmış bir cinayettir, diyor Che Guevara.

           Bilerek yardıma muhtaç bırakılanların dev hüznü cehennem gibi yapışır ruhuma; yardıma muhtaç et, üç kuruşluk yardımla kölen olsun mantığı aklımın alamadığı aşağılık bir proje.

           Bir avuç buğday için milyon avuç alın teri döken çiftçinin paramparça avuçlarında söndü umudum.

           Her cümlem hatta her cümlemin küllerini taşıyan kelimelerim bir çığlık! Sağır olmadı mı kulakların?

           Düşünceye ve özgürlüğe davet kelimelerim, okunmayan…

           Biliyorum, sevmiyorsunuz okumayı.

           Tatlı yalanlar yılanlar gibidir farkına vardığında anlarsın.

            Acıdır gerçekler, acıtır üstelik.

            Kitap fiyatları aldı başını gitti. Okuyamıyorum, alamıyorum istediğim kitapları.

           “Uygarlık gelişiminin temelinde eğitim, eğitimin temelinde de kitap ve kâğıt vardır. Kitaba, kâğıda, matbaaya ve kütüphanelere verilen önem, uygarlaşmanın göstergesidir…” M. Aydoğan.

           Bir milletin en önemli eğitim silahı kâğıttır. Kâğıtta dışa bağımlı olmak demek düşmandan cephane dilenmek demektir. Düşman cephane verir mi düşman bildiğine? Verir mi sizce?

           “Kâğıt ve Selüloz Sanayinin kuruluşunu, diğer herhangi bir fabrikaya benzetmek hatadır. Emperyalizm, düşünceyi ve dili sonsuzlaştıran kâğıdı ‘ithal maddesi’ olarak bıraktığında; ülkelerin geleceğinin, ordusunu silahsız bırakmaktan farksız olacağını elbette biliyordu. Bu nedenledir ki, selüloz ve kâğıt sanayinden yoksun bir Türkiye düşünenler, gerçek bağımsızlığın anlamını bilmeyen inanç yoksunu kişilerdir…” Seka Dergisi 1991

           Şu an kâğıt üreten bir fabrikamız yok!

           Bağımsızlığımızın bayrağı fabrikalarımız talan edildi.

           Şeker fabrikaları sadece şeker mi sanıyorsunuz? Pancar demek hayat demektir. Küspe, yem, gübre, işletme, canlılık,…  Şimdi dışa bağımlı şeker, akaryakıt zam trafiğini üçe hatta yüze katlayacak.

            Acilen fabrikaların yeniden açılması gerekiyor.

            Yazmazsam çıldıracağım. Aklın erdiğini gözün gördüğünü nasıl anlamazsınız, anlayamazsınız? Çocuklarımızın geleceği çorak toprakların fırtınalı sabahlarında nedamet gölüne dönecek…