Filistinli devrim mücahitlerinin paraşütle İsrail topraklarına girmesine benzer bir İran misillemesi izledik. İsrail’in İran’ın Şam’daki başkonsolosluğunu vurunca, İran da kamikaze dronları İsrail’in üzerine göndererek bir nevi siyasi bir misilleme yaptı. Bölgede savaş kaçınılmaz artık söylemlerine kızmamak elde değil,çünkü bölgede savaş ve gerilim her zaman var ve olmaya da devam edecek gibi görünüyor.

  Irak, Lübnan ve Bahreyn’de mezhep ve ideoloji savaşları içerisinde olan İran hem Hamas’ı hem de Hizbullah’ı kullanarak vekalet savaşı yürütmeye de devam ediyor. Öyle ki İran’ın sınır ötesi görev yapan kilit askeri general sayısı evdekinden daha fazla.Müdahil olduğu bütün çatışmaların karşı cephesinde ABD ve İsrail lanse edilse de,İran’ın bölgedeki Sünni-Müslüman  ülkelere de çok sempati duyduğu söylenemez.

  İran kanadından gerçekleştirilen ve kolaylıkla engellenebileceği aşikâr bu suni hamlenin, konsoloslukta ölen İran vatandaşlarının intikamı görüntüsü taşımaktan öteye geçemedi, gerçi kan da dökülmedi ya daha havadayken her biri etkisiz hale getirildi, ki çoğu daha İsrail sınırlarına ulaşmadan düştü. Meşhur bir laf vardır biz de deli deliyi gördü mü sopasını saklarmış.Birbirlerinin arkasından sürekli atıp tutan,sopa sallayan İsrail ve İran,karşı karşıya geldiklerinde sopalarını hemen arkalarına gizleyiveriyorlar. Gerçi, İsrail’in elindeki sopanın ucu, sopayı asıl tutan elin ABD.  ABD’nin bir kaş göz işareti, İsrail’in sopayı saklamasına yeter.

  Anlaşılan bölgede bu tarz diş göstermeler ve suni gerilimler böyle devam eder gider, lakin ikisinin de bölgeyi tehdit edecek bir savaşın fitilini tetiklemeye cesaret edebileceği ihtimali çok zayıf. Yani uzun bir süre daha bu iki devletin gölge oyunları sürecek gibi. Ancak Türkiye’nin nerde ve hangi pozisyonda durması gerektiği çok mühim, önümüzdeki yüzyılın ikinci çeyreğinde, bölgedeki karışıklığa istinaden ekonomik, stratejik ve askeri kondüktörler, en büyük belirleyiciler olacaktır.